Jump to content

Elektrikli araçlarda karşılaştırma kriterleri


Misafir
 Paylaş

Tavsiye Edilen Mesajlar

Günümüzde sürücüsüz araçlar yoğun olarak araştırma safhasındayken elektrikli araçlarda ise epey bir yol alındı.

Elektrikli araçlarda karşılaştırmalar yapabilmek için bazı kıstaslar var ;

 

Bataryaların özgül ağırlık katsayısı; bataryanın ağırlığının aracın ağırlığına bölünmesi ile elde ediliyor.

( k m = M Acum / m EV )

Bu formül, bataryanın kapasitesini içermediğinden dolayı verimliliği tümüyle temsil etmemektedir.

Elektrikli otomobillerin bataryalarının kapasitesi kilovat saat ( kWh) ile ölçülür. Yüksek değerler, şarj esnasında daha fazla elektrik enerjisinin depolandığını ifade eder.

Enerji kapasitesi verimliliğini kıyaslamak içinse; elektrikli aracın bataryasının enerji kapasitesi, elektrikli aracın bataryasının ağırlığına bölünür.

( P A = E Acum / m Acum  )

Elektrikli araçların menzil testleri, yeni Avrupa sürüş döngüsü ( NEDC)  testlerine göre yapılmakta fakat bu testler gerçek koşulları tam olarak yansıtamadıkları için % 25-30 fazla menzil sonuçları ön görebilmektedir.

 

Bir başka batarya performans kriteri ise; bataryanın enerji kapasitesinin menziline bölünmesi ile bulunur. 

( L E-1 = E Acum / L EV )   

Bu değerin 100 ile çarpılması ilede 100 km deki batarya performansı temsil edilir.

Bataryanın enerji kapasitesinin, elektrikli aracın toplam ağırlığına oranı da bir enerji depolama kriteridir. ( k E = E Acum / m EV-Gros )

Yerinde enerji aralık faktörü ile , elektrikli aracın şarj başına performansı da değerlendirilebilir.

F E-L = E Acum L EV / m EV-Gross )

Yani bataryanın enerji kapasitesi ile menzilini çarpıp , aracın toplam ağırlığına bölüyoruz.

Ekteki dökümanda farklı üreticilerin elektrikli araçlarının karşılaştırmaları yapılmıştır.

Sonuçların değerlendirilmesinde nihai  olarak , seçilecek elektrikli aracın enerji kapasitesinin (kWh)

50 kilovat  değerinden düşük olmaması tavsiye edilmiştir.

 

 

Yararlanılan kaynak : http://agronomy.emu.ee/wp-content/uploads/2017/04/Vol15SP1_Berjoza.pdf

 

Selamlar.

Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

Elektrikli arabaların enerji kapasiteleri ile ilgili yukarıdaki doküman , 50 kW değerinden daha düşük enerji kapasiteli araçları önermiyor fakat iş burada bitmiyor.

 

Enerji kapasiteleri yükseldikçe ( 40 -120 kW yada daha  fazlası) Yüksek akımlar ve bunlara bağlı oluşan manyetik alanlara çok yakından maruz kalmanın ,  uzun vadede sürücülerin sağlığına olan etkileri tam olarak bilinmiyor. 

 

Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

Hiç aklım almıyor. Elimizdeki ufacık telefon bilmem ne kadar radyosyon yayıyor denirken, arabanın tabanını aküler ile doldurmak. Sonra kapalı ortamda kilometrelerce yol almak. Bir de sürekli araç üzerindeki insanları düşünüyorum. Havayı kirletmiyelim derken. İnsanları kanser yapmak daha mı karlı? bence, bu işler emekleme aşamasında, bu aşamada bir kaç milyon zaiat vermek, pek de sorun olarak görülmüyor sanırım. Dediğim gibi şimdilik pek aklım almıyor.

Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

Teknoloji cok hizli ilerliyor olmasina rahmen otomotivdeki ilerleme cok yavas. 30 yil sonrasina arge yapan firmalar ellerindeki teknolojiyi hemen piyasaya surmuyor. Gelecek elektrik basta olmak uzere alternatif enerjide ancak biz insanoglu doga ile uyum icinde yasamiyoruz. Maalesef dunyanin tum kaynaklarini sanki hic bitmeyecek gibi somuruyor bir taraftanda alternatif dunyalarda yasam olasiliklarini hesapliyoruz. Cunku Obur gezegenlerin de civisini cikarmamiz lazim.

Dunyanin dort tarafini enerji kablolari, radyo frekanslari ve wifi aglari ile donatirken kimse ekolojik cevremizi dusunmuyor zaten. Elektrikli arabalar cok cevreci diyorlar ya tamamen hikaye bence. Zamaninda dizel motorlar icinde aynisini söylediler. Dogal yasam ( tabi kaldiysa) ve insan uzerine etkilerinden bahseden yok. Denek fareleri gibiyiz. Tabiki bu surecte zaiyat olacaktir.birkac milyon onemli degil.Kapitalizm bu olsa gerek.

Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

Şöyle bir karşılaştırmaya rastladım bu konu ile ilgili olarak ;

Güvenirliliği hakkında bir fikrim yok.

Renault Megane dizel ve 42 kW lık Renault Zoe da aynı kullanım koşullarında elektro manyetik radyasyon ölçümleri yapılmış.

Bu yapılan ölçümlerin bir anlam kazanması için bir referans değeri ile karşılaştırılması gerekir ki, bu noktada şu bilgi verilmiş ;

Uluslararası İsveç Kanser Araştırma Ajansı (IARC), 200 nanoTesla'dan daha güçlü elektromanyetik alanlara maruz kalmanın, kanser için "olası bir neden" olacağını belirtmiş.  İsrail Sağlık Bakanlığı, azami 400 nanoTesla'yı önermiş.

Tabi yukarıda belirtilen nano Tesla değerleri , maruz kalma sürelerinden bağımsız verilmiş gibi görünüyor.

Sonuçlara gelirsek; Her iki araçtada sürücüler yolculara oranla elektro manyetik radyasyona daha fazla maruz kalıyorlar.

Ortalama değerlere bakıldığında her iki araç için elektomanyetik radyasyona maruz kalma değerlerinde bariz bir fark yok gibi görünüyor. Fakat maksimum değerlere bakıldığında elektrikli aracın sürücüsünün dizel araca göre belirgin şekilde yüksek miktarlara maruz kaldığı görülüyor.

Bu yukarıda anlatılanlar bilimsel bir çalışmaya benzemiyor. Fakat her ne olursa olsun üzerinde düşünülmesi gereken bir konu.

Alıntı : http://mypollutionfacts.com/electric-cars-electrosmog-frying-brains/

 

Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

Yeni gelişen teknolojilere hep şüphe ile bakmışımdır. Yapılan testler  fikir veriyor. Öngörüye katkısı inkar edilmez. Bilimi asla inkar da etmiyorum. Ancak kapitalizmin vahşi tarafını da hiç aklımdan çıkartamıyorum. Hatırlarsınız, İlk seri üretime geçildiği yıllarda, sigara için de çok faydalı diyorlardı. Şahsım adına; En azından bu konuda denek olmak istemiyorum. Otomobil sektörü yıllar içinde cidden evrim geçirdi. O kadar deneyim ve testlerin yapıldığı sektörde, hala araçlar geri çağrılıyor. Ben olaya böyle bakıyorum. Zamana ihtiyacı var.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

  • Beğen 1
Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

Manyetik alandan kanser olan görmedim. Şaka bir yana manyetizmanın kanserle ilişkisi pek yok. Uzun dönemde illa ki etkileri olacaktır ama benim bildiğim kadarıyla kısa dönemde tıbbın bildiği fizyolojik bir etkisi yok. Batarya/menzil ilişkisi çözülüp de geri dönüşebilir enerji ile araçlarımız yürüse kime ne zararı olur ki? Düşünsenize gündüz güneşten elde ettiğiniz enerji ile gece araç kullnıyorsunuz. Kime ne zararı var? İçten yanmalı motorların sonu geldi artık belki menzil uzatıcı olarak kullanılabilir ama gelecek elektrikli araçlarındır. Sadece sermaye sahipleri 100 senedir yatırım yaptıkları teknolojiyi çöpe atmak istemiyorlar hepsi bu. 

  • Beğen 1
Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

100 senedir yatırım yaptıkları teknolojileri çöpe atmak istemeyenler sermaye sahibide , şimdikiler kim :)

Fosil yakıt dışında enerji kaynakları ile beslenecek  araçlara geçilmesinin bir gereklilik olduğu zaten ortada. Bundan ötesi 2035- 2040 gibi sürücüsüz araçlar dünyanın gelişmiş ülkelerinde sıradanlaşabilir.

Buradaki konu uzun vadede elektro manyetik radyasyonun etkilerini derinlemesine araştırmak. Yoksa bizim 100 senedir yatırım yapmış sermaye sahipleri ile bir ilgimiz yok :)

 

Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

4 dakika önce, Arabalar :

Buradaki konu uzun vadede elektro manyetik radyasyonun etkilerini derinlemesine araştırmak. Yoksa bizim 100 senedir yatırım yapmış sermaye sahipleri ile bir ilgimiz yok :)

Açılın ben doktorum :D

Ben okurken böyle bir şey duymadım. Hatta Tek Bir röntgene bile izin verilmeyen gebeler, Manyetik Rezonans (MR) cihazına girebilir. Eğer kromozomlar üzerinde negatif bir etkisi olsa daha karnında hücreleri farklılaşmasını tamamlamamış bebeği taşıyan anneye izin vermezler. Yine de bakmak lazım. Medyadaki bilgilere bakmayın. Tıpta bilgiler istatistiki olarak desteklenmezse bilgi olarak kabul edilmez. Bunun kriteri tıp dergileridir. (ör: PubMed) Araştıracağım. Eğer gözüme bir şey çarparsa paylaşırım. 

  • Beğen 1
Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

belki kanserle şu an için bir ilişkisi bulunmuş değil. ancak yaşadığımız dünyanın bir elektromanyetik alanı var. nedeni bilinmeyen kuş ölümleri, dünya genelinde arı ölümleri ve kambur balinaların toplu olarak harakiri yapmalarının değişen elektromanyetizma ile ilgili olduğu yönünde çalışmalar mevcut. insan vücudunda kısa sürede organ ve doku bozulmalarından daha çok sinir sistemi-beynimizin etkileneceği daha olasıdır. bilim su an için etkilerini somut bir şekilde ortaya koymamış olabilir ancak bu iyi olduğu anlamı da taşımaz.

biz insanoğlu her ne kadar memeli sınıfında yer almamıza karşın daha çok patojen virüs gibiyiz. içinde yaşadığımız bu dünyada çevre ile etkileşimi en kötü olan ve aynı zamanda en gelişmiş canlıda biziz. kimsenin daha az karbon salınımı ve çevre kirliliğine hayır diyeceğini sanmıyorum. zamanında dizelde en çevreci ve temiz yakıttı, tereyağ kötü sana yağı sağlıklı idi....vs

"kapitalizm gölgesini satamayacağı ağacı keser" derler. dizellerde rant bitti ve yakın gelecekte tamamen ortadan kalkacak. dizel motorlar kötü olduğu için değil emisyon normları için üretici firmaların yapacakları üretim maliyetlerinin yüksek oluşundan miadını doldurdu. (örneğin wv dizel skandalı)yani artık karlı değildi. şimdi tüketici tepki verdi ( birazda firmalar körükledi ) ve çıkan sonuç ; yakın gelecek elektrikli araçların.

sizinde dediğiniz gibi sermaye sahipleri her zaman karlılığı düşünür. cevre-insan sağlığı, kullanılacak pillerin geri dönüşümü v.s. gibi konular çokta umurlarında değil. .

  • Beğen 1
Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

11 dakika önce, zoptrik :

 

. Yine de bakmak lazım. Medyadaki bilgilere bakmayın. Tıpta bilgiler istatistiki olarak desteklenmezse bilgi olarak kabul edilmez. Bunun kriteri tıp dergileridir. (ör: PubMed) Araştıracağım. Eğer gözüme bir şey çarparsa paylaşırım. 

Bir şeyler bulursan ve bizi bilgilendirirsen sevinirim :) 

Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

6 dakika önce, Arabalar :
19 dakika önce, zoptrik :

Açılın ben doktorum :D

Ben okurken böyle bir şey duymadım. Hatta Tek Bir röntgene bile izin verilmeyen gebeler, Manyetik Rezonans (MR) cihazına girebilir. Eğer kromozomlar üzerinde negatif bir etkisi olsa daha karnında hücreleri farklılaşmasını tamamlamamış bebeği taşıyan anneye izin vermezler. Yine de bakmak lazım. Medyadaki bilgilere bakmayın. Tıpta bilgiler istatistiki olarak desteklenmezse bilgi olarak kabul edilmez. Bunun kriteri tıp dergileridir. (ör: PubMed) Araştıracağım. Eğer gözüme bir şey çarparsa paylaşırım. 

 

bende veteriner hekimim.

takdir edersiniz ki bilim camialarına finans sağlayan şirketler bilim insanlarının yaptıkları araştırma sonuçlarının bir bölümünü veya tamamını yayınlattırmayabilirler. ama siz bir bakın bakalım yapılmış araştırma var mı diye bende merak ediyorum. bu konu daha çok su götürür.

misal dünyada G.D.O. gıdalarla ilgili ne kadar makale var?

bu makalelerin ne kadarı olumsuz?

olumlu araştırma sonuçlarına ulaşmış makalelerin finansörleri kim?

G.D.O. afrika gibi ülkelere de açlığı bitirmek için mi geliştirildi? zira açlığı yok etmek istiyorlarsa çok saçma. çünkü ABD de sofraya bile konulmadan direk çöpe atılan gıda miktarı dünyada açlık falan bırakmaz.

Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

6 dakika önce, vethekim :

bende veteriner hekimim.

takdir edersiniz ki bilim camialarına finans sağlayan şirketler bilim insanlarının yaptıkları araştırma sonuçlarının bir bölümünü veya tamamını yayınlattırmayabilirler. ama siz bir bakın bakalım yapılmış araştırma var mı diye bende merak ediyorum. bu konu daha çok su götürür.

misal dünyada G.D.O. gıdalarla ilgili ne kadar makale var?

bu makalelerin ne kadarı olumsuz?

olumlu araştırma sonuçlarına ulaşmış makalelerin finansörleri kim?

G.D.O. afrika gibi ülkelere de açlığı bitirmek için mi geliştirildi? zira açlığı yok etmek istiyorlarsa çok saçma. çünkü ABD de sofraya bile konulmadan direk çöpe atılan gıda miktarı dünyada açlık falan bırakmaz.

Haklısınız. Ben çok büyük dergilerde yayınlanmış yanlı makalelere de denk geldim ama sistem bu şekilde işliyor. Bu konu dediğiniz gibi çok su götürür. Eğer dünyada ABD gibi kapitalizmin dibi bir ülke dünyayı yönetiyor, İngiltere gibi kapitalizmin satıcısı bir ülke "güneş batmayan" ünvanını alıyor, Çin gibi bir ülke sadece çok ürettiği için yani "PARASI ÇOK OLDUĞU" için dünyada söz sahibi oluyorsa bunların önüne geçmek pek de mümkün değil. Eskiden onur, insanlık da bir değer iken artık dünyada tek geçer akçe maalesef "para".

Bu noktada sorumu yinelemek istiyorum. Sabah güneşten şarj ettiğiniz aracınızı akşam kullanmanın kime ne zararı var? Varsa bu fosil yakıtların zararlarından daha mı fazla? (1.8 motorun emisyonuna denk falan denmişti sanırım ben buna da inanmıyorum) Madem bu konuda fikir sahibiyiz, bu zararı azaltmak için ne yaptık? 

Tam bu noktada aşağıdaki video aklıma geldi:

Bu konuştuklarımız aslında bizi yönettiğini zannettiğimiz elit(!) grubun ana prensipleri. Aslında çok da zeki değiller. Sadece programlı bir şekilde her yönden (hem sermaye, hem zihin yönlendirme, hem teknik imkan vs vs vs) nesiller boyu devam ettirdikleri süregelen bir plan/programları var. Bunu engellemenin tek yolu maalesef sadece dürüst olup kimseye boyun eğmemek. Zor da olsa doğru yolu tercih etmek. Ha yolun doğru olup olmadığını bilmek için de çalışmak lazım. Emin olmak lazım. Klavyeden ne yazsak boş. Keşke imkan olsa da bunlar için çalışma yapabilecek imkanım, bilgi birikimim olsa.  

Son olarak çok saygı duyduğum adını aldığım Türk Büyüğüne ithafen imzamı tekrar edeyim; 

Deha, imkansızda mümkünü görebilmektir. Gemilerin karada da yüzebileceğini sezmek Mehmetlerden birini FATİH yapar. 

Çalışınca oluyor yapıyoruz. Sadece dürüst olmadığımız gibi tembeliz de. Yoksa kafamız zehir :D 

  • Beğen 2
Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

 Paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...