Jump to content

Mazda 3 Son Hız


orhan başara
 Paylaş

Tavsiye Edilen Mesajlar

Şimdi itiş kuvveti kütleye mi yoksa hacime mi bağlı ?

 

kütleye bağlı mesela karadelikler kendi içine çökmüş çok küçük hacimli ama inanılmaz büyük kütleli ölü yıldızlardır. O kadar büyük kütledirki ve uzayı o denli çökertirki ışık bile bu cisimden kaçamaz.

 

Çevresinde ne varsa içine çeker.

 

Fırsat olursa yıldızlar neden ölür nasıl doğar onlarada geçeriz. Zeloat kızmaz ise tabi :)

Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

kütleye bağlı mesela karadelikler kendi içine çökmüş çok küçük hacimli ama inanılmaz büyük kütleli ölü yıldızlardır. O kadar büyük kütledirki ve uzayı o denli çökertirki ışık bile bu cisimden kaçamaz.

 

Çevresinde ne varsa içine çeker.

 

Fırsat olursa yıldızlar neden ölür nasıl doğar onlarada geçeriz. Zeloat kızmaz ise tabi :)

 

Bu konuda bilgim var, benim sorum sizin öne sürdüğünüz teorinin dayanak noktası idi.

 

Bahsi geçen videoyu bulabilirseniz sevinirim . Ben de ona benzer bir belgesel izlemiştim ama konu bu değildi. Öyle olsa kesinlikle hatırlardım zira meraklıyımdır bu konulara.

Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

Bu konuda bilgim var, benim sorum sizin öne sürdüğünüz teorinin dayanak noktası idi.

 

Aslında teori denemez buna artık bilimsel yasadır. newton fiziği hep sorunluydu çok sınırlı alanlar dışında dikkate alınacak durumda da değil.

 

Zeloat kızacak şimdi :)

Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

Ondan önce ben kızacağım :) Bunun henüz yasa/kanun olduğunu sanmıyorum.

 

Bir hipotez hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde doğrulanır ve herkes tarafından kabul edilirse kanun (yasa)  haline gelir.

Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

 

Bir hipotez hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde doğrulanır ve herkes tarafından kabul edilirse kanun (yasa)  haline gelir.

 

Bilimde bu güne kadar hiç bir kuşkuya yer vermeyecek şekilde doğrulanmış ve herkes kabul edilmiş bir yasa varolmadı. :)

 

Daha iyi bir açıklama bulunana kadar yasa sayılır diyelim.

Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

Öyle mi ? :D

Yani diyorsunuz ki, Pascal, termodinamik, ohm, Newton Kanunları Geçersiz bir benim dediğim geçerli :D Peki öyle olsun :D

 

Yok yahu öyle demiyorum ama tümü için itirazlar hep oldu daha mantıklı bir açıklama bulunana kadar tabiki geçerli diyorum.

 

ama Einstein sonrası bilinen fizik tamamen değişti zaten, yeni bir fizik doğdu ve aslında yeni yeni öğreniyoruz he rşeyi sil baştan...

 

lise fizikçilerinin anlamadığı şey bu... bildikleri fizik, fiziği anlamalarının önündeki en büyük engel.

Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

Benim gözümde Yerçekimi hala bir kanundur ve gök itimi sadece teoridir çünkü bu ilime sahip olanların ortak görüşü bu yöndedir. İlmin derinliğine sahip olmadan oturduğum yerden Google araması ile atıp tutmaya kalkarsam ancak kendi cehaletimi sergilerim lakin gök itimi konusunda bilimsel yazı, açıklayıcı videolar bulabilirseniz ( İngilizce - Türkçe fark etmez ) seve seve okurum

Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

Benim gözümde Yerçekimi hala bir kanundur 

 

bu kanun 400 yıl önce bulundu. Günümüzde makro ve mikro büyükler için tamamen geçersiz durumda.

 

Günlük hayatta ancak çok kaba hesaplar için hata payları önceden kabul edilerek kullanılmaya devam ediyor.

 

Makro ve mikro dünyalar ve hassas ölçümler için kuantum fiziğinin yasalarını kullanıyoruz.

 

Bu durumda newton için kanundur diyemiyoruz. sınırlı bir alanda hata paylarını kabul ederek kullanabileceğiz bir ön tahmin denebilir ancak.

 

Örneğin uzayda birbirinden uzak iki gökcisminin nasıl olupta birbirini çektiğini açıklayamıyoruz....

 

Mesaim bitti evden devam ederiz artık :)

Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

1. videoda Ford altına kaçırıyor sanırım :D

 

2. Videoda BMW refüjden havalanıp otobüsün üstüne mi vuruyor Semih ?

 

 

Bir de önceden yazdığım bir mesajı tekrar paylaşmak istedim ;

 

Aynen abi refüje çarpıyor oradan da otobüsün üstüne çarpıp yere düşüyor. Sonrası malum. :)

Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

Dizel Fluence' in sollanmasından başlayıp fizik denklemleri çözmeye nasıl geldik :D

 

Düğünde istek şarkıdan dolayı çıkan çatışmada  2 ölü 21 yaralının olduğu, özel hareketın operasyonu ile şarkı isteyen tarafların birbirinden ayrıldığı bir ülkede fizik konuşurken kavga çıkmasına hiç şaşırmıyorum :D .

 

Lütfen sakin olalım, birbirimizi dinleyelim, karşımızdakine saygı gösterelim, "bilgimizle hava atmaya çalışmayalım" , "bilgimizi paylaşmaya çalışalım" , birbirimizden bir şeyler öğrenmeye çalışalım, anlatmaya ve anlamaya çalışalım, sen zaten ne bilirsin ki bak ben bunları bunları biliyorum diye karşımızdakini ezmeye, aşağılamaya çalışmayalım, birbirimizle sohbet ederek konuşalım, iyi niyetli ve güzel güzel konuşalım Lütfen !  :kanka:

  • Beğen 3
Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

Mevzuya uzak kalmışız.

 

Sabit hızla hareket eden cisimlerin üstünde net kuvvet sıfırdır. Dip gaz son vites (ya da bir altında) ne zaman hız sabitlenirse yani ileri ve geri yöndeki kuvvetler birbirine eşitlenirse hız sabitlenir, bu maksimum hızdır. 

Peki bu kuvvetler nelerdir, rüzgarsız ve eğimsiz ortam olarak düşünelim.

 

İleri yöndeki kuvvet motordan gelen kuvvettir, güç tork kısmına ve motor-mekanik sürtünmelere girmiyorum.

 

Geri yöndeki kuvvet rüzgar direnci, tekerlek yuvarlanma direnci.

 

 

Formül tarafına girersek işlerde ufak tefek karışıklıklar başlar. Çünkü motordaki güç standart bir denklemle hesaplanamaz, tork x devir denilebilir ancak tork hesabı da aynı şekildedir, genelde ölçümlerin grafiğe dökümü şeklinde sonuç elde ederiz. 

 

Rüzgar direncine gelelim, lise fizikte hızlıca geçilen bir konu, F=K A V^2 diye geçilir. K katsayı, A kesit alanı, V hız. Ancak V^2 sabit değildir, hız arttıkça 2 büyümeye başlar diye belirtilir. Ancak bu hesaplama çok ihmal barındıran, fazla basit kalan bir hesaplama ki otomotiv sektöründeki hızlarda kullanılabilecek bir hesaplama da değil. Cw rüzgar direnç katsayı değerleri vs. girer işin içine.

 

Lastik yuvarlanma direnci, yine formülize etmesi sıkıntılı bir konu. Değişkenler fazla vs. 

 

 

Mühendislikte bazı hesaplar üstünkörü yapılabilir, fizik ile mühendisliğin farklarından biri de budur. Mesela kısa bir köprü tasarımında rüzgardan oluşacak kuvvetler, rezonans mevzuları vs. önemsizdir. Bu kadar detay hesabı yapıp olması gereken tam sağlamlıkta ya da belli bir yüzde fazla sağlamlıkta (mukavemet vs.) tasarlanmak yerine üretim maliyetini coşturmayacak şekilde gerekenden fazla sağlam tasarlanır ki standart tasarımların kullanılmasıyla maliyetlerin düşürülmesi tarafı da var. Yani 50 ton taşıması gereken bir köprüyü 50 tona göre dizayn etmek yerine basit hesaplarla 70 80 tona standart tasarımlarla inşa edersin, o boyutlarda önemi az olan hesaplamalarla uğraşmazsın. 

 

Bunu otomobillere aktaralım. Ortak platform, parça kullanım tarafı zaten malumunuz ancak aynı aracın farklı karoser tiplerinde ağırlık merkezi, ağırlık, rüzgar direnci vs. değişmekte. Bu son hızı, hızlanma değerlerini de değiştirmekte. Ancak aynı aracın farklı karoserlerine tamamen optimize edilmiş bir altyapı yerine hepsini bir arada kurtaracak altyapı tercih edilir. Bunun üstüne aynı altyapı farklı modellere ufak tefek uyarlamalarla adapte edilir. 

 

Bu "ihmalkarlık"ların bir diğer tarafı da olması gerekenden sağlam şanzıman, motor, şasi vs. diye gidebilir. Bu tip tasarımları yaparken belli sağlamlık hedefleri için belli standartlaşmış ölçüler, malzemeler vs. vardır. Peki niye arıza çıkarır, yıpranma hesapları makina karmaşıklaştıkça, makinadaki parça sayısı arttıkça ve makina kompleksleştikçe düzgün yapılamamaya başlar, bazen de ihmaller fazla ihmal edilir, standart değerlerde kullanılan yapılara hesaplanmayan ya da dikkat ekstra yükler, ısılar biner, parça ömrü düşer. Tamamen dayanıklılık kasılarak tasarlanamaz çünkü bu sefer de maliyet sıkıntısı başlar, sanayideki "iki vida at taşır o" şekli göz kararı hesaplama olmasa da formüller, bilgisayar simülasyonları vs. de her noktada kullanılamaz, hem her nokta için mümkün değil, hem de maliyetler maliyetler...

 

Araçlardaki hortumlar da böyle şeylerle sık karşılaşılır. Standart hortumlar kullanılır. Malzeme vs standart, şekil gerekiyorsa özel sipariş, gerekmiyorsa standar tedarikçilerden al gitsin. Katalog ömür boyu sorunsuz da olabilir ama kısa ömürlü de olabilir. Malzeme tercihi/maliyet hesabı doğru yapıldıysa sıkıntı yok. Doğru olduğuna inanılan malzeme seçilir ancak araç piyasaya sürülünce farklı iklimler, koşullar vs. derken bu hortum sorun çıkarmaya başlar. Önreğin bizim dizellerin ilk nesillerinde (Ford_psa ilk dizeller yani) turbo hortumu sıkıntısı vardı, hepsi garantiden değişti. Bu tip sorunların önüne geçmek için de testler yapılır, yaz-kış testleri, ömür testleri vs. ama her koşulu test edemezler, hiç bir test gerçek kullanım sonucunu yeterince simüle edemez.

 

 

Neyse hesap kitabın netliği, ihmalliği konusu özetle böyle. Şimdi elimizdeki araçlara bakalım, B C D sınıfı ya da benzer segmentlerdeki "standart" gündelik kullanım araçları. Standart derken, genelde 70-200 bg arası güce sahip, 1. viteste 50kmh, 2 de 90kmh 3 ye 130 kmh civarı maksimum hız yapan, 1200-1800 kg arası araçlar. 0-100 kmh hızlanma değerleri 8-14 sn aralığında, son hız değerleri de yukarıdaki değişkenlere göre 160-230 kmh arası değişmekte. 

 

Bu tip araçlarda son hızın ne olduğu çok da önemsenmez. Çünkü amacı gündelik kullanımdır, ekonomikliktir. Aynı segment iki araç arasında 5-10 kmh son hız farkı var diye de kimse araç tercihini değiştirmez. Biraz performans arayan ara hızlanma, yol tutuş, hızlanma değerine dikkat eder, bunları konfor, kullanışlılık, ekonomik beklentileriyle karşılaştırır tercihini yapar.

Firmalar bu konuda ne yapar, motor-şanzımanı olabildiğince ekonomi/performans tarafında, süspansiyonu da konfor/yol tutuş tarafında optimize etmeye çalışır. İşin içine üretim maliyetleri ve dayanıklılık da girer vs.

Bu tip araçların katalogtaki hızlanma ve son hız verileri detaylı fiziksel hesaplamalar yapmak yerine az çok standartlatlaşmış kriterlerdeki testlerde ölçülür. Zaten çıkacak değerlerin aralığı belli, 1.6 110bg civarı 1200-1500 kg manuel ya da iyi performanslı şanzımana sahip otomatik bir aracın 0-100'ü 10-12 saniye arasında, maksimum hızı 170-200 kmh arasında. Bu tip güç/ağırlık değerlerine rağmen bu aralıklar dışında çıkan sonuçlar varsa da araç zaten piyasaya sürülmeden toparlanır, gerçi piyasadaki bir iki otomatik şanzımanlı araçta ciddi üzücü performans kaybı var. 

 

Bu değerleri diğer etkenler sabitken geliştirmenin bedelleri ekonomiklik, dayanıklılık vs. Dayanıklılık ve üretimdeki maliyet tarafından taviz verilmeden tamamen son hıza ya da 0-100'e odaklı bir motor şanzıman optimizasyonu yapılarak bu değerler arttırılabilir. Misal 100 kmh hıza 2. viteste ulaşan araçlar 3'te ulaşandan daha iyi sonuç verir ki o yüzden 0-400 metre gibi mesafe ölçümü daha doğrudur. Keza son viteste, maksimum güce ulaşılacak devir ve şanzıman oranı hesaplaması karşı kuvvetlere göre optimize edilirse son hız değeri olabilecek maksimuma ulaşır.

 

Rüzgar direnci tarafında araç küçültürülür, daha damla formuna yaklaştırılır, dikiz aynaları iptal edilir falan. Lastik incelir, sertleşir, basınç arttırılır, hafifletilir vs. daha da yukarı çıkarılabilir ama konfordan, kullanışlılıktan, ekonomiklikten ve güvenlikten ödün verilir, aynı motor-şanzıman kombinasyonunun başka modellerde kullanılabilirliği düşer vs.

 

Ama söz konusu araç 0-100 kmh (ki hızlanma için drag tipi 0-400 m gibi mesafe ölçümü daha doğrudur bence) süre değeri ve ya maksimum hız değeri ile ön plana çıkan, spor ya da egzotik bir araçsa bu hesaplamalar bu kadar üstünkörü yapılmaz. Çünkü verilen değerlerdeki sapmalara son kullanıcının ya da eleştirmenlerin toleransı daha azdır. 3.5 saniyede 0-100 diye belirtilen araç uygun koşullar olmasına rağmen 4 saniyeleri görüyorsa o araç mimlenir, satmaz, marka değeri düşer. Bu taraflara girdikçe de ekonomi, maliyet, güvenlik, dayanıklılık tarafından da ödün verilme artar.


Bizim standart araçlardaki deneyimlerim doğrultusunda 0-100 hızlanma değerleri fabrika verilerine oldukça yakın, iyi sürücü ve koşullar olsa da son kullanıcı testlerinde ender olarak daha iyi sonuçlar çıkabiliyor, genelde daha kötü sonuçlar çıkıyor ama fark önemsiz denilebilecek seviyelerde. 

 

Son hız davası biraz daha karmaşık, sürücüleri yanıltan şeyler çok çünkü. Sayacın fazla göstermesi, eğim rüzgar vs. Ama benim deneyimlerime göre güncel araçlar fabrika verilerini bazen az biraz aşabiliyor ama deve kulak farkı değil bu fark. Eski araçlar daha sürprizciler, coşabiliyorlar :) Bizim ex 98 Uno'dan örnek vereyim. 

70 bg, 840kg araba. Lastikler ince, rüzgar sürtünme katsayısı düşük. 0-100 ü katalogta 11.3 saniye, ben kadrandan 105 i hedefleyerek yaptığım ölçümlerde 11.5 leri görmüştüm, değerleri ynalış hatırlıyor olabilirim ama fark bu civardaydı. Tabi yol-rüzgar falan göz kararı olaraktan düz, ancak ölçüm metodu cep telefonu kronometresi :) 

 

Maksimum hız tarafında katalog verisi 160 kmh. Ancak aracın viteslerdeki maksimum hızları 3: 130 kmh, 4:160 kmh 5: 150 kmh. Yani son vites ekonomi vitesi olarak tasarlanmış, maksimum güç devrine ulaşmadan ilk bahsettiğim denge kuruluyor, o yüzden maksimum hızı 4. viteste yapıyor araç. Bu arada çoğu güçsüz atmosferik benzinli araçta böyledir bu durum. 

 

Tabi takıntılıyız, meraklıyız. Peder de ben de çok sıkıştırdık o arabayı. Yukarıdaki olay doğruysa 4. viteste maksimum hıza ulaşıp 5. vitese atınca hızımızın azalması gerekiyor. Çok denedim, düzlük vs. denkgeldikçe. 4 te arabanın gırtlağa geldiği noktada (kadranda 170 falan) 5'e attım, hız düşmesi gerekirken yükseldi,185-190 da kaldı araç ama yine de tam güç devrine ulaşamıyordu, yokuş aşağı falan 205 lere vurabiliyordu. Tabi gps ya da daha ciddi bir hız ölçümü değil bu ancak 4. vites 5. vites arasındaki hız düşmesini ölçmek için eldeki imkaanlar yeterli, o geçişte hız düşmüyor ve 4. vitesteki hız gerçekte 160kmh ise 5'te yaptığım hız bu değerin her türlü üstünde. Bu testi bir noktada değil pek çok kez yaptım. Yani eğim ve rüzgarla aldandığım bir sonuç değil.

 

Bunun nedeni o zamanlardaki araç üretimlerinin şimdilerdeki kadar standart olmaması, motor açılması denen goygoyun önemli olduğu üretimler olması, o zamalardaki ölçümlerin bugünkü kadar net olmaması gerekliliği vs. 

Özetle 3 aşağı 5 yukarı, altımızdaki arabalar gündelik arabalar, katalogmuş vs kasmayın :)

Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

Araçların kendi güçleri ile erişebileceği maksimum hızlar şunlar ;

 

2014 SKYACTIV Mazda3 Sedan :  214,48 km/h

2014 SKYACTIV Mazda3 HB : 212,86 km/h

 

v = ( 2 · P / (c · D · A) )1/3

 

P = Güç = 89480 W

c = Sürtünme katsayısı ( Sedan 0,26, HB 0,28 diye buldum internette )

D = Havanın yoğunluğu ( Deniz seviyesi 1.25 kabul ediliyor )

A =  Aracın yüzey alanı ( Genişlik 1795 mm , Yükseklik 1450 mm )

  • Beğen 2
Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

Katalogda sedan için mt/at 195/185 kmh. Şanzıman oranları, aktarımsal kayıplar, yuvarlanma direnci vs işte. 

 

Mazda mühendisleri kataloğa verdikleri son hızı laf olsun diye yazmıyorlarsa son hız Ersin'in de söylediği gibi 195/185.. bu bile normal hayatta karşılanamaz 185-175 gibi değerler gerçekçidir.

 

Bunlar çok ciddi hızlardır. 

 

Son tahlilde altımızdaki araçlar 1.5 cc lik 120 beygirlik arabalar arkadaşlar.

Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

Mazda mühendisleri o rakamları laf olsun diye yazmıyorsa Bugatti Veyron mühendisleri de laf olsun diye yazmıyor. Bugatti'nin katalogdaki son hız verisi 407 dir ama GPS ile kaydedilmiş açık bir rekora sahiptir. 431 km/h.

 

Benzer örnekleri diğer araçlarda da bulabilirsiniz.

 

Diyeceksiniz ki Bugatti nere Mazda3 nere.. Fizik kanunları marka-model ayırt etmez.. Herkese eşit uygulanır.. yukarıdaki formülü Bugattiye uygulayın bakın son hız ne çıkıyor..

Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

o hız testini kim yapmış

 

Mazda mühendisleri o rakamları laf olsun diye yazmıyorsa Bugatti Veyron mühendisleri de laf olsun diye yazmıyor. Bugatti'nin katalogdaki son hız verisi 407 dir ama GPS ile kaydedilmiş açık bir rekora sahiptir. 431 km/h.

 

Benzer örnekleri diğer araçlarda da bulabilirsiniz.

 

Diyeceksiniz ki Bugatti nere Mazda3 nere.. Fizik kanunları marka-model ayırt etmez.. Herkese eşit uygulanır.. yukarıdaki formülü Bugattiye uygulayın bakın son hız ne çıkıyor..

 

O hız testini kim yapmış nasıl yapmış muamma.. Veyron mühendislerinin kendi testlerinin sonucu 407.. muhtemelen diğer testte yol eğimlidir vs...

 

Bizim mazdalarında kendi son hızına ulaşması zor. 

 

Bunun testleri genelde tüy siklet profesyonel sürücülerle yapılır. Araçta 10 lt benzin olur. Gereksiz bütün aksamlar sökülür vs

 

Ben yapsam bir kere 20 kg ağırım, arabayı fullerim 40 kg o tutar, arabam tam doludur klimayı filan söktürmem. İster istemez o hız tutmaz.

 

 

Ama sanıyorum burada esas önemli şey bizler (sizler) için psikoloji arabamızın biraz daha hızlı olmasını istiyorsunuz. :)

 

Tamam peki katalog hikaye. 220 havada karada yapar :)

 

Hayır benim anlamadığım Mazda bunu niye yazmıyor. Arabanın hızlı olması bir satış avantajı sağlar yazsana be kardeşim.. dimi

Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

 Paylaş


×
×
  • Yeni Oluştur...