Jump to content
  • Mümin
    Topspeed.com da yer alan habere göre 4. nesil Mazda 3 te RX-Vision konseptinden esinlenilen ip uçları olacakmış.
    Habere göre Mazda 3 ün satışlarından firma tanıtıldığı yıl olan 2003 ten bu yana memnun. Fakat 2013 te tanıtılan 3. nesil kompakt otomobiller listesinde güçlü bir rakip olarak adını yazdırdı. 3. nesil 2016 da bir makyaj operasyonu geçirdi fakat Mazda 4. nesil çalışmalarını sürdürüyor. 4. nesil hakkında çok fazla şey bilinmiyor (sanırım tasarım anlamında bilinmeyen daha çok) ancak Mazda'nın Kuzey Amerika tasarım direktörü Julien Montousse, yeni nesil Mazda 3 ün yakın zamanda tanıtılan muhteşem Mazda RX-Vision konseptinden tasarım ipuçları alacağını açıkladı.
     
    Yeni nesil Mazda RX-7 nin konsepti olarak düşünülen RX-Vision'un gelecekte şirketin çeşitli araçlarına ilham vermesi bekleniyor. Mazda 3 konseptin sportif çizgilerini kullanan  ilk model olacak ve Topspeed.com hatchback modelinin nasıl bir görünüme sahip olabileceğini gösteren bir render oluşturmuş. Yeni Mazda 3 2018 e kadar gün yüzüne çıkmayacak ancak son yıllarda şirketin evrimini gördükten sonra, bir sonraki compact modelin ne sunacağını tahmin etmek zor değil

    Mümin
    Türkiye, otomobilden alınan vergi oranında bugüne dek gerisinde yer aldığı Danimarka’yı yakalayarak tüm dünyada birinciliğe ortak oldu. Geçtiğimiz Kasım ayında en yüksek vergi oranı yüzde 206,8’e çıkarken, Danimarka’da bu oran yüzde 212’ye geriledi. Danimarka bu oranla Türkiye’nin önünde gibi görünse de teşvik oranları hesaplandığında Türkiye’nin gerisinde kalmış durumda.

     
    Ajans Press’in medya incelemesine göre otomobil sektöründe yaşanan MTV (Motorlu Taşıtlar Vergisi) zammının son bir hafta içerisinde Türkiye gündemini belirlediği ortaya çıktı. MTV hakkında şiddetli tartışmaların yaşandığı son dönemde, yazılı basında bin 492 haber çıkışı tespit edildi. ITS Medya’nın internet portal incelemesinde ise MTV ile ilgili 4 bin 867 yansıma tespit edildiği belirlendi.
    Türkiye ve dünyada farklı kriterlere göre şekillenen vergiler, son 12 yıl içerisinde yüzde 86,3 artış gösterdi.100.000 TL’lik sıfır km bir aracın vergi ve diğer masraflarla beraber 290.000 TL’ye kadar çıkabildiği belirtiliyor. Öte yandan dünyada çevreciliği ile ön plana çıkan Norveç, araç vergilerinde Türkiye’den daha yüksek vergi alan tek ülke konumunda oldu fakat motor hacmi, karbondioksit gibi farklı kategoriler baz alınarak sıralama yapıldığında Türkiye’nin Norveç’in önüne geçtiği saptandı.
    Kaynak: Ajans Press
    Mümin
    2017 başında; bu konuda en güvenilir kurumların başında gelen J.D. Power kuruluşunun ABD'de yaptığı bir araştırmada, en az ve en çok sorun çıkaran otomobil markaları açıklanmıştı. Aynı kurum tarafından bu sefer İngiltere'de yapılan aynı konulu araştırmanın sonuçları düşündürücü sonuçlara sahip. Aşağıdaki sıralamanın tam ortasında yer alan "Sektör ortalaması" sayısı, tüm markaların arıza sayısının ortalaması alınarak tespit edilmiş ve bu doğrultuda her 100 aracın çıkardığı ortalama arıza miktarı 131 olarak belirtiliyor. Yani 1 araç yaklaşık 1,31 adet arıza çıkarma miktarına sahip. 
    Bu değerler; Araca 12-36 ay arasında bir süredir sahip olan kişilerin son 12 ayda karşılaştırdıkları arıza miktarına göre ifade edilmiş. Yani araç sahipleri en az 12 ay en fazla da 36 aydır bu araçlara sahipler ve toplam katılımcı sayısı da 12.000 kişi olarak yer alıyor. Toplam 25 markanın listede yer aldığı düşünülürse her 1 markadan 480 adet araç araştırmada yer almış. Bu arada toplanan bilgiler yetkili servislerden değil doğrudan araç sahipleri aranarak gerçekleştirilmiş. Bize göre gerek araç sayısı gerekse de bilgi toplama yöntemi açısından gayet yeterli istatistikler olarak görünüyor.

    Bu arada 8 farklı kategoride en az 177 farklı arıza kaydı elde edilmiş ve bu arızaların içinde sadece motor ve şanzıman değil kokpit-kabin aksamı, sürüş ve aracın dışı ile alakalı her türlü arıza da dahil edilmiş. Öyle görünüyor ki, (Hatanın büyüklüğüne göre puanlama yapılmadıysa) irili ufaklı her türlü arıza tek bir torba içinde toplanmış. Her ne kadar aracın genelinde arıza sayısı olarak fikir verse de, bize göre motor-şanzıman, elektronik, kokpit...vs diye ayırılıp bu tip bir araştırma yapılsa daha iyi olabilirmiş. Aslında J.D. Power'ın elinde bu veriler ayrıntılı şekilde vardır ama maalesef açıklanmıyor. Örneğin en ekstrem bir şekilde; kokpitte yerinden çıkan bir düğme ile motorda triger kayışı kopması gibi hayati bir hata aynı kefeye konmaması gerekir. 
      J.D.Power'ın sonuçları doğrultusunda;

    İngiltere'de en az arıza çıkaran ilk 5 model Kia ve Volvo eşit miktarda olmak üzere, Skoda, Suzuki ve Hyundai olmasıyla öne çıkıyor. İlk 5'i takip eden diğer markalar ise Toyota, Vauxhall (Opel), Peugeot, Seat ve Mazda olarak yer alıyor.  Mercedes ve Jaguar markaları ise sektör ortalamasının hemen üstünde yer alıyor. (Değerlendirme görsel altından devam ediyor)   Listenin sonunda ise oldukça şaşırtıcı bir şekilde BMW ve Audi markaları yer alıyor. Land Rover ve Fiat, ABD'de yapılan diğer araştırmada en altlarda yer aldığı için normal karşılanabilir ancak bu 2 markanın araç başına neredeyse 1 yılda 2 sefer sorun çıkartması son derece ilginç. Üstelik BMW ABD listesinde en iyi ilk 10'da yer alıyordu. Audi ise sektör ortalamasının hemen üstündeydi.    Şimdi her 2 ülkenin arıza miktarlarına bir bakalım;   Yukarıdaki karşılaştırmalı tablolarda görüleceği gibi İngiltere ve ABD arasında bazı markalar ya ortak değil ya da bu listelere dahil edilmemiş. ABD'de satılmayan Seat, Skoda, Peugeot, Citroen, Dacia, Renault gibi markalar ABD listesinde yer almazken, İngiltere'de yaygın bir şekilde satılmayan Chevrolet, Lincoln, GMC, Chrysler, Acura, Ram, Dodge gibi markalar da İngiltere listesinde yer almıyor. Diğer taraftan Jeep, Infiniti, Lexus, Subaru ve Porsche gibi markalar İngiltere'de satılmasına rağmen bu listede ilginç bir şekilde yer almıyor. ABD listesinde yer alan Buick markası ve İngiltere listesinde yer alan Vauxhall markasının birçok modeli ise Opel ile aynı ve bu nedenle de büyük oranda fikir verebilir diye düşünüyoruz.    Genel bir değerlendirme yapacak olursak;   - Her 2 listede de yer alıp ilk 10 içerisinde bulunan 4 markalar; Toyota, Hyundai, Kia, Opel (Buick ve Vauxhall ile) olarak yer alıyor.  - Her 2 listede de yer alıp son 10 içerisinde bulunan 4 marka; Fiat, Land Rover (Range Rover), Ford, Mitsubishi olarak yer alıyor.  - Volvo'nun ABD'de arıza miktarı sektör ortalamasından daha iyi ve İngiltere'de Kia ile en üstte yer alıyor. Ayrıca İngiltere arıza oranı ABD'ye neredeyse göre yarı yarıya az.  - Mercedes'in İngiltere'de arıza miktarı sektör ortalamasından daha iyi ve ABD'de en iyi ilk 5'de yer alıyor. Ayrıca her 2 ülkede de arıza miktarı hemen hemen aynı (ABD:131 - İngiltere: 129) - BMW'nin ABD listesinde 7.olup İngiltere listesinde sonuncu olması oldukça kafa karıştırıcı ve hayal kırıklığı yaratıyor. Bu durum, zor bir ihtimal olsa da, ABD üretimi BMW'lerin Avrupa üretimlerinden kaliteli olması olarak yüzeysel ve kesin olmayacak bir şekilde yorumlanabilir. İngiltere'deki BMW arıza oranı ABD'ye göre %40'ın üzerinde daha fazla.  - Nissan ABD'de alt sıralarda yer alırken İngiltere'de tırmanışa geçiyor. Bunda 2 ülke arasındaki model farklılığı rol oynuyor olabilir ve ürün gamı neredeyse tamamen farklı.  - VW ve Mazda'nın ABD modelleri, İngiltere modellerine göre yaklaşık %40 oranında daha fazla arıza çıkartıyor gibi görünüyor.  - Skoda ve Suzuki'nin Kia ve Volvo'nun hemen arkasından geliyor olması dikkate değer.  - Honda ABD'de daha fazla arıza yapmasına rağmen sektör ortalamasına göre iyi konumda ancak İngiltere'de sektör ortalamasının altına düşüyor.    Son olarak İngiltere listesindeki markaların en az arıza çıkartan modellerine segment bazında göz atalım; ,   kaynak
    İlhan
    Tüm markaların birbirlerine denk düşük hacimli dizel motor seçeneklerine göz atacağız.   
    Bu doğrultuda seçtiğimiz motor kısaltmaları ve tasarımcı markalar şu şekilde yer alıyor;   BMW - D  FCA (Fiat-Chrysler) - Multijet veya JTD Ford - TDCi (PSA ile birlikte geliştirildi) Hyundai-Kia - CRDi Honda - iDTEC Mazda - Skyactiv-D Opel-CDTi PSA (Peugeot-Citroen, Ford ile birlikte geliştirildi) - HDi - Blue HDi Renault-Nissan -  DCi (Mercedes'te "d" olarak adlandırılıyor) Toyota - D4D (1.6lt D4D motor BMW tasarımıdır) VW (Audi, VW, Koltuk, Skoda, VW) - TDI Yukarıdaki maddelerde görüldüğü gibi markalar çok farklı dizel motor uzantıları kullanıyorlar. Ancak genel olarak ortak teknolojileri bulunuyor. Şimdi bu motorların özelliklerini tablomuzda inceleyelim ve başlıklar altında açıklayalım.   Düşük hacim dizel motorların markalara göre özellikleri   Tablomuzu incelemeye geçmeden önce kullandığımız verilerle ilgili birkaç önemli not düşelim;   İlk olarak; Tüm veriler manuel şanzımana sahip modellere ait. Manuel versiyonları seçmemizin nedeni ise, araçların otomatik şanzıman olarak farklı tipleri tercih etmesi ve bazılarında otomatik şanzıman da bulunmaması olarak gösterilebilir. Eşit bir karşılaştırma için tümünü manuel şanzıman seçmek şarttı. Türkiye'de satılmayan bazı manuel şanzımanlı araçların değerlerini markaların Almanya sitesinden elde ettik. (Ford Focus ve Peugeot 308)   İkincisi; Örnek araçları C Segmenti HB araçlardan seçtik. Ancak Toyota'da C Segmenti araçlarda rakiplerine göre oldukça geride bir 1.4lt motor kullanıldığı için, onun yerine C Segmenti MPV ve D Segmenti modellerinde kullanılan BMW tasarımı 1.6lt motoru karşılaştırmaya dahil ettik.    Üçüncüsü; Honda Civic HB teknik verileri 2018 yılında satışa sunulacak yeni jenerasyon dizel motor için geçerli. Bu nedenle henüz açıklanmayan maksimum hız ve ağırlık verileri yer almıyor.    Dördüncüsü; Renault'un bir de yaygın olarak kullanılan 1.5lt dizel seçeneği mevcut ancak listedeki motorlar ile performans olarak daha denk olabilmesi için 1.6lt seçeneğini tercih ettik.    Son olarak; Bazı modellerde manuel veya otomatik şanzıman kullanımına göre tork değeri aynı motor olmasına rağmen değişebiliyor. Bu nedenle tork verilerinde fark olabiliyor. Örneğin Hyundai i30 DCT şanzıman ile 300nm tork üretebiliyor ancak manuelde 280nm olarak açıklanıyor. Benzer şekilde Ford Focus'ta bu değerler 300nm-280nm olarak yer alıyor.   Şimdi ilk tablomuzu inceleyelim, ardından değerlendirmemize geçelim;   TDi-TDCi-MJet-CDTi-CRDi-DCi-D4D-Skyactiv D motor özellikleri Tabloya ek: Bazı markalar hem motor bloğunu hem de silindir kafasını alüminyumdan üretirken bazı markalar motor bloğunu dökme demir olarak tercih edebiliyor. Bu durum araç ağırlığını etkileyebiliyor.    Motor hacmi - Silindir sayısı   Her şeyden önce motorların büyük bir çoğunluğu 1.6lt motor hacmine sahip. Ancak BMW, Ford ve Mazda 1.5lt olarak yer alıyor. Silindir sayısı konusunda ise BMW hariç tüm motorlar 4 silindirli. BMW ise daha önceden 4 silindirli bir motora sahipti ve bu motor halen Toyota Verso ve Avensis'te kullanılıyor ve listemizdeki yerini aldı. Daha önceden kullanılan ve PSA kökenli olan 1.6lt dizel motor ise BMW* modellerinde kullanılmadı ve sadece 2007-2009 yılları arasındaki Mini modellerinde kullanıldı.    * BMW'nin ne zaman ve hangi PSA motorlarını markalarında kullandığını bir başka konu başlığı altında daha detaylı inceleyeceğiz.    Silindir çapı - Silindir stroku   Yanma odasının şeklini belirleyen bu değerler, güç ve tork eğrileri açısından oldukça önemli. Fiat, Opel, Renault ve VW kareye yakın bir yanma odası tasarımına sahipken, diğer markalar yüksekliği daha fazla dikdörtgen şeklinde silindire/yanma odasına sahipler. Diğer taraftan PSA ve Ford'un motorlarının ilk paragraflarda aynı tasarım olduğundan bahsetmiştik. Ford uzunca bir süre 1.6lt olarak kullandığı bu motorun çapını emisyon kaygıları nedeniyle 75mm'den 73.5mm'ye düşürdü. Ayrıca Peugeot da 1.5lt 130ps gücündeki motorunu geçtiğimiz aylarda Avrupa'da tanıttı ve bu motora bir süre sonra geçiş yapacak. Halen Almanya sitesinde 308 modeli seçeneklerinde 1.5lt dizel motor yer alıyor.        Yakıt enjeksiyonu - Besleme    Karşılaştırmasını yaptığımız tüm motorlar Common Rail direkt enjeksiyon sistemine sahipken daha da ilgi çekici olan turbo sistemlerinin de aynı olması diyebiliriz. VGT, VTG ve VNT olarak da adlandırılan Değişken Türbin Geometrisi'ne sahip turbo sistemleri tüm motorlarda da kullanılıyor. Diğer taraftan aynı üreticilerin benzin motorlarında çok farklı tipte turbolar yer alabiliyor. Örneğin BMW benzin motorlarında genelde twin-scroll olarak adlandırılan çift-kanallı bir turbo sistemi kullanıyor.        Ancak burada şunu da belirtmeden geçmeyelim;    Honda, Renault ve Opel'in aynı motor hacminde bir de çift turbo sistemi sunan seçenekleri mevcut. Bu motorlar 160ps güce sahipler. Diğer taraftan Renault'un Espace modelinde 160ps'in yanında bir de 180ps seçeneği mevcut ve bu motor 400nm torka sahip. Tabi bir de Mercedes C200d modelinde kullanılan 1.6lt 136ps motordan bahsetmeden geçmeyelim. Bu motor Renault'un 1.6dci motoru ile aynı ancak Mercedes'in bazı çalışmaları ile 136ps güce sahip olarak sunuluyor.    Eksantrik - Supap sayısı   Her şeyden önce şunu belirtelim tüm motorlar üstten eksantrikli (OHC) ancak eksantrik sayılarında fark var. PSA ve Ford'un beraber geliştirdiği TDCi ve HDi motorlar rakiplerinin aksine 1 adet eksantrik miline (SOHC) ve silindir başına 2 supap sistemine sahip. Ancak daha önceki versiyonlarda üstten çift eksantrik (DOHC) ve silindir başına 4 supap sistemi kullanıldığını da belirtmeden geçemeyelim. Diğer taraftan Ford ve PSA hariç diğer markaların tümü üstten çift eksantrik ve silindir başına 4 supap sistemini tercih etmişler.      Sıkıştırma Oranı   Mazda'nın Skyactiv-D motoru ve Renault DCi hariç diğer tüm motorlar 1'e 16 (16.0:1) ve 1'e 16.5 (16.5:1) olarak benzer sıkıştırma oranlarına sahipler. Mazda Skyactiv-D ise bir dizel motor için oldukça düşük sayılabilecek 14.8'e 1 (14.8:1) oranına sahip. Renault DCi 130 ise ortada yer alıyor ve 15.4'e 1 (15.4:1) oranına sahip. Mazda sıkıştırma oranı konusunda rakiplerinden farklı bir yol izliyor ve Skyactiv-G benzin motorları ve Skyactiv-D dizel motorlarının sıkıştırma oranı başarılı bir şekilde birbirlerine oldukça yakın. Normalde bir benzin motoru 11.0:1 ve benzeri sıkıştırma oranlarına sahip oluyor.       SONUÇ   Yukarıdaki karşılaştırmalı tablomuz ve değerlendirmemizden de anlaşılacağı gibi günümüzde kullanılan düşük hacimli turbo dizel motorlar temel bazı tasarım farklarına sahip olsa da teknolojileri hemen hemen aynı. Özellikle direkt enjeksiyon ve değişken türbin geometrili (VGT) turbo kullanılması motorların birbirlerine oldukça yakın özellikler göstermesini sağlıyor. Diğer taraftan markadan markaya değişkenlik gösteren çap-strok ölçüleri ve sıkıştırma oranı farkların doğmasına neden oluyor diyebiliriz.    Benzer özellikteki C Segmenti araçlar üzerinden yaptığımız performans ve tüketim karşılaştırmasına göre ise modellerin performans değerleri birbirlerine oldukça yakın. Ancak tüketim ve emisyon olarak PSA ve BMW motorları sanki bir adım önde gibi görünüyor. Tablomuzda yer alan araçlar ağırlık ve aerodinamik olarak farklı değerlere sahip olmaları nedeniyle genel bir tüketim ve performans değerlendirmesi yapmak ise oldukça zor çünkü değerler birbirlerine çok ama çok yakın. Ayrıca kullanılan şanzıman ve diferansiyel dişli oranlarıda oldukça etkili. Bu durum ağırlığa etki edebiliyor. Ancak biz yine de bu değerlere yer verdik ve birbirine oldukça benzer bu motorların değerlerinin de teknolojileri gibi çok yakın olduğunu gösterme fırsatını yakaladık.    Kaynak: SekizSilindir
    Mümin
    Geleneklere göre, organizatörler Frankfurt Motor Show'da listeye girmeye uygun modelleri ilan ettiler. Ek kategoriler hariç 35 aday içeren liste oldukça kapsamlı. Aday olmaya hak kazanan araçlar arasında Buick Regal / Opel Insignia, Citroën C3 Aircross, Dacia Duster, Ford Fiesta, Genesis G70, Honda Accord, Hyundai Kona, Jeep Compass, Land Rover Discovery, Mazda CX-5, Mitsubishi Eclipse Cross, Peugeot 3008, Range Rover Velar, Renault Koléos, Seat Ibiza, Skoda Karoq, SsangYong Rexton G4, Subaru XV / Crosstrek, Suzuki Swift, Toyota Camry, Alfa Romeo Giulia ve Stelvio, BMW X2 ve X3, Nissan Leaf ve Micra, Volvo XC60 ve Volvo XC40, Volkswagen Polo, T-Roc ve Arteon ve Kia Niro, Picanto, Stinger ve Stonic yer alıyor.

    Daha fazlası da var: Audi A8, BMW 6 Serisi Gran Turismo, Lexus LS ve Porsche Cayenne ile Panamera, En İyi Lüks Otomobil ödülü için yarışacaklar.
    BMW 530e iPerformance, Chevrolet Cruze Diesel, Chrysler Pacifica Hybrid, Hyundai FE ve Nissan Leaf, Yeşil Otomobiller kategorisinde yarışacak.
    Urban (şehir otomobilleri) ödülü için ise Ford Fiesta, Hyundai Kona, Kia Picanto ve Stonic, Nissan Micra, Seat Ibiza, Suzuki Swift ve Volkswagen Polo kapışacaklar.
     

     
    Ve (belki de en ilginç kategori olan) Performans ödülü için adaylar şunlar; Alfa Romeo Giulia Quadrifoglio, Audi RS 3 Sedan, Audi RS 5 Coupé, BMW M5, Ferrari Portofino, Honda Civic Type R, Hyundai i30N, Lexus LC 500, Renault Alpine A110 ve Volkswagen Polo GTI. Bu listedeki modeller ayrıca, BMW i8 Roadster ve Lamborghini Urus ile birlikte Tasarım kategorisinde de yarışacak. 
      "The Road to World Car" adı verilen süreçte gelecek Mart ayında Cenevre'de her kategoriden üç finalist açıklanacak, kazananlara ödülleri ise 80'in üzerinde jüri üyesi ödüllerini kazandıktan sonra New York Auto Show'da verilecek.
    Kaynak
    Mümin
    Mazda'nın Teknik Araştırma Merkezi başkanlığından bildirildiğine göre, yeni bir döner (rotary/Wankel) motor tabanlı elektrikli güç aktarma organının geliştirilmesi için çalışılıyor.

     
    Avustralya basınına röportaj veren Mitsuo Hitomi, "Yeni nesil döner motorun geliştirilmesine hala devam ediyoruz" dedi. Hitomi sisteme sürüş mesafesini uzatan bir teknoloji de ekleneceğini ve yeni bir spor otomobilde kullanılabileceğini belirtti. Mazda'nın patronu Masamichi Kogai'nin de onayladığı gibi şirket, motor teknolojisi ile gerçek bir atılım yapmak ve döner motorların piyasaya muhtemel geri dönüşünden faydalanmak istiyor. Hitomi, "Döner motoru şu andaki geleneksel motor emisyonlarına göre geliştiremeyiz" dedi ancak, apex contaları ve yakıt tüketimi gibi tipik döner motor meselelerini geliştirmeye odaklanacaklarını belirtti.
     

     
    Yeni bir elektrikli sürüş sisteminin bir parçası olacak döner motorla ilgili bir Mazda yetkilisinden açıklama ikinci kez geliyor. Geçtiğimiz Mart ayında Mazda'nın Ar-Ge şefi Matsuhiro Tanaka, "Döner motorla performans ve ekonomiyi aynı anda başarmak mümkün. Bu motor standart devirlerde çok kararlı ve sessiz, bu nedenle ciddi potansiyeli var." demişti.
     
    Eğer Mazda döner motoru geri getirirse, devir bandının belirli bir noktasında sürekli dönerek pil takımına güç vermek için bir jeneratör görevi görecek. Ancak, bu teknolojinin hala emisyon sorunları var. Mazda görünüşe göre döner motoru yeterince temiz yapmak için çeşitli teknolojileri test ediyor. Hitomi, "İdeal koşulları sağlamak için çeşitli emisyon sistemlerini araştırıyoruz" dedi.

    Yeni döner motor teknolojisi Mazda'nın 100. kuruluş yıldönümünü kutlayacağı 2020 yılında gelebilir. 
    Kaynak 
    Mümin
    Bazen otomobil üreticileri test araçlarının casus fotoğrafçıların kameralarına yakalanmasına aldırış etmiyor. Yeni fotoğraflanan Mazda3 de bunun kanıtı. Mazda belli ki mühendislerinin Skyactiv-X motor teknolojisi üzerinde çok sıkı çalıştıklarını göstermek istiyor. Test araçları için üzerinde Skyactiv-X yazan özel mat siyah vinil kaplama ile kamuflaj yapılmış. Yeni SCCI motor teknolojisi 2019 Mazda 3'te karşımıza çıkacak. SCCI veya "Kıvılcım Kontrollü Sıkıştırmalı Ateşleme" adı verilen sistem, benzinli motorların verimliliğini % 20-30 oranında artıracak ve böylece nispeten aynı büyüklükteki bir dizel motorun yakıt tasarrufunu sağlayacak muazzam bir potansiyele sahip. Ek bir avantaj olarak, tork değerlerinin de artması bekleniyor.

     
    Dış görünüş bakımından şimdilik otomobilde fazla bir değişiklik yok gibi görünüyor. Araba açıkça Mazda 3 hatchback kimliğini olduğu gibi koruyor ancak çamurluklar biraz alçaltılmış ve yakıt deposu kapağı modifiye edilmiş. Gelecekteki prototiplerin yeni nesil karoseriyi örtbas etmek için daha fazla kamuflaj giymesi bekleniyor. 
    Kaynak
    Mümin
    Japon Mazda markası, geçtiğimiz günlerde bujisiz HCCI motorlar ile bujili SCI motorların harmanlandığı SCCI motor (Skyactiv-X) teknolojisini tanıtmıştı ve önümüzdeki yıl tanıtılacak olan yeni Mazda 3'te bu motorların yer alacağını belirtmişti. Otomotiv dünyasında bu tip bir teknolojiyi ilk kez seri üretimde kullanacak olan Mazda, şimdi de patent başvurusunda bulunduğu yeni motoru ile dikkatleri üzerine çekti. 

     
    Bu doğrultuda patent bürosuna gönderilen çizimlerde 2 adet geleneksel turbo ve 1 adet de elektrikli supercharger sahip olduğu anlaşılan yeni motor, bu açıdan Volvo'nun Power Pulse sistemine de benziyor. Turbo boşluğunun en aza indirilebilmesi için uygulanan Volvo'nun sisteminde; bir hava kompresörü alt devirlerde istenen havayı elde edemeyen turboyu hareket ettirmek için turbo türbinine ekstra hava basıyor ve bu sayede taze hava emişini arttırıyor. Bu sistem gücünü 48V'luk bir elektrik motorundan alıyor ve elektrik motoru da aküden besleniyor. Yani kompresörün temin ettiği hava egzoz gazlarını beslemek için kullanılıyor. Benzer şekilde Audi SQ7ve Bentley Bentayga Dizel modellerinde de elektrikli supercharger/turbo kullanılıyor ancak hem Volvo, hem de Audi/Bentley motorlarının dizel olduğunu hatırlatmakta fayda var. Mazda ise bu sistemi benzin motora uygulayacak. (Volvo Power Pulse teknolojisi aşağıdaki videoda izlenebilir)
    https://www.youtube.com/embed/zmJI21S8a0U
     
    Volvo ile tamamen farklı prensibine sahip Mazda'nın sisteminin çalışması ise şu şekilde yer gerçekleşiyor;   Aşağıdaki şekilde görüleceği gibi, Emilen taze hava (14) ilk olarak 1.turbo pervanesinden (43) ardından da 2.turbo pervanesinden (44) geçiyor. Bu emme işlemi sırasında 1. ve 2. turbonun türbinleri (40 ve 41) egzoz gazı tarafından yeterince döndürülemiyor ve yüksek basınçlı hava emilemiyorsa turbo boşluğu oluşuyor ve ECU vasıtasıyla bunu tespit eden sistem 17 nolu valfi kapatıyor. 17 nolu valfin kapanmasıyla emilen hava elektrikli supercharger sistemine (18) giriş yapıyor ve burada basınçlandırılıyor. Yüksek basınç sonucu sıcaklığı artan taze hava Intercooler'dan (16) geçerek soğutuluyor ve emme portundan (3) motorun yanma odasına giriş yapıyor. Bu sayede turboların çok düşük devirlerde (800-1200d/d) yapamadığı yüksek basınçlı hava temini işini elektrikli supercharger yapıyor ve turbo boşluğu en aza indiriliyor. (Yazı paten çiziminin ardından devam ediyor)     Diğer taraftan yüksek devirlerde bu sisteme ihtiyaç kalmıyor ve turbolar gerekli yüksek basınçlı hava emme işini gerçekleştirdiği için 19 nolu valf kapanarak superchargerın hava temini görevi devre dışı kalıyor ve turboların emdiği yüksek basınçlı havanın yanma odasına gidebilmesi için de kapalı olan 17 nolu valf bu sefer açılıyor. Buradan soğutulmak üzere intercoolera (16) giren hava soğuyarak emme portundan (3) yanma odasına giriş yapıyor.    Burada bir diğer dikkat çekici nokta ise, elektrikli kompresörün gücünü Mazda'nın i-Eloop sisteminden temin ediyor olması gösterilebilir. Bu sistem, fren gücü geri kazanım enerjisini super kapasitörde depolayarak elektrikli supercharger sistemini besliyor. Bu sayede ek bir aküye gerek kalmadığı gibi aracın kendi aküsü de kullanılmıyor. Boşa gidecek bir enerji başarılı bir şekilde turbo boşluğunu en aza indirmek için kullanılıyor.    Görüleceği gibi, birçok farklı markanın turbo boşluğuna farklı çözümler ürettiği bir ortamda Mazda da kendine göre bir çözüm bulmuş ve kağıt üstünde de başarılı görünüyor. Öyle ki elektrikli supercharger sistemi,  geleneksel supercharger sistemleri gibi gücünü motordan bir kayış vasıtasıyla almıyor ve bu sayede yük de oluşturmuyor ve araç aküsünü bile  kullanmıyor. Bunun yerine tamamen fren enerjisi geri kazanımı enerjisi ile çalışabiliyor.    Son olarak; Bu motorun, önden çekişli araçlarda  değil de sadece arkadan çekişli araçlarda kullanılacağını da belirtmeden geçmeyelim. Yani çok daha güçlü ve sportif bir MX-5 modeli karşımıza çıkabileceği gibi, 2019 yılında Wankel Rotary motor ile beklenen RX-9 modelinde bile çift turbo + elektrikli superchargerlı bu motor ile karşılaşma ihtimalimiz bulunuyor. Volvo'nun farklı çalışma prensibi taşısa da aynı amaçla tasarladığı E-Powertrain konsept motorun 2.0lt'den 450ps güç ürettiğini düşünülürse M"zda RX-9'da karşımıza oldukça ilginç bir şekilde çıkabilir diye düşünüyoruz.    Kaynak
    Mümin
    Mazda Motor Corporation, yeni teknoloji geliştirme süreci için uzun vadeli bir vizyon olan "Sürdürülebilir Zoom - Zoom 2030"u duyurdu.
    Firma bu vizyon kapsamında 2019 yılından itibaren yeni nesil SKYACTIV X motorlarını çıkartacağını duyurdu. SKYACTIV X dünyada sıkıştırmalı ateşleme teknolojisi kullanan ilk benzinli otomobil olacak. 2007'de duyurulan ilk "Sürdürülebilir Zoom - Zoom" vizyonuyla şirket sürüş zevki ile üstün çevre ve güvenlik performansını birlikte sunmayı hedefliyordu. Otomotiv endüstrisinde yaşanan hızlı değişimler ışığında, yeni vizyon daha uzun vadeli bir perspektife sahip ve Mazda'nın sürüş keyfini insanın, dünyanın ve toplumun karşılaştığı sorunları çözmek için nasıl kullanabileceğini ortaya koyuyor.

    "Sürdürülebilir Zoom - Zoom 2030" ve yeni nesil SKYACTIV-X motora genel bakış
     
    1. Sürdürülebilir Zoom - Zoom 2030
    Mazda, misyonunun güzel bir dünya meydana getirmek ve toplumu zenginleştirmek olduğuna inanıyor. Şirket, otomobillerde bulunan değerle insana ilham verme yollarını aramaya devam edecek.
    Yeryüzü
    Koruma girişimleri sayesinde, insanların ve arabaların refah içinde, güzel bir dünyada birlikte yaşayabileceği sürdürülebilir bir gelecek yaratmak hedefleniyor.
    Mazda'nın yaklaşımı
    Karbondioksit azaltımı için önlemler artırılacak ve otomobilin tüm kullanım ömrünü kapsayan, ayrıntılı "petrol kuyusundan tekerleğe" yaklaşımı uygulanacak.
    2030 yılı itibariyle firmanın tüm ürünlerinin ortalama karbondiyoksit emisyon seviyesinin 2010 değerlerinin %50'sine düşürülmesi hedefleniyor. 2050'ye kadar ise verimlilik iyileştirmeleri ve çeşitli önlemlerle %90 azalma hedefleniyor.
    Bu politikaya paralel olarak, içten yanmalı motoru mükemmel hale getirme çabalarıdevam edecek ve bu çabaların sonuçları etkili elektrifikasyon teknolojileri ile birleştirilecek.
    2019'dan itibaren, elektrik üretimi için yüksek miktarda temiz enerji kullanan ya da hava kirliliğini azaltmak için belirli tipte araçların kısıtlandığı bölgelerde elektrikli taşıtlar ve diğer elektrikli tahrik teknolojileri tanıtılmaya başlanacak.
     
    Toplum
    Otomobiller ve güvenlik ve huzur içinde bir toplum vasıtasıyla, her yerde insanlara sınırsız hareketlilik sunarak insanların yaşamlarını zenginleştiren bir sistem oluşturulacak.
     
    Mazda'nın yaklaşımı
    Mazda Proaktif Güvenlik felsefesi uyarınca daha gelişmiş güvenlik teknolojileri geliştirilerek trafik kazalarını giderme amacına yönelik çalışmalar yapılacak.
    Doğru sürüş konumu, pedal yerleşimi ve iyi görüş açısı gibi güvenlik temelleri daha da geliştirilecek ve bunlar tüm modellerde standartlaştırılacak.
    Sürücülerin olası tehlikeleri tanımasına ve değerlendirmesine yardımcı olan i-ACTIVSENSE gelişmiş güvenlik özellikleri daha da yaygınlaştırılacak. Zaten standart haline gelen Japonya'nın yanı sıra, bu teknolojiler 2018'den başlayarak diğer pazarlarda da standart olacak.
    2020 yılında Mazda'nın insan merkezli Mazda Co-Pilot Concept ile uyumlu olarak geliştirilmekte olan otonom sürüş teknolojilerinin test edilmesine başlanarak, sistemin tüm modellerde 2025 yılına kadar standart hale getirilmesi hedefleniyor.
    Bağlantı teknolojilerini kullanarak, araç sahiplerinin, nüfusun az olduğu bölgelerdeki ya da erişim güçlükleri bulunan insanların ihtiyaçlarını destekleyebilecekleri yeni bir iş modeli yaratılacak.
     
    İnsanlar
    Müşterilerin zihinsel refah düzeyi, Dünyayı korumanın ve gerçek sürüş keyfi sunan bir otomobille topluma katkıda bulunmanın memnuniyetiyle geliştiriliyor.
     
    Mazda'nın yaklaşımı
    İnsanın potansiyelini açığa çıkaracak ve onları zihinsel ve fiziksel olarak canlandıracak gelişmiş bir Jinba-ittai (sürücü ile vasıtanın bir bütün haline gelmesi) sürüş hissi arayışı.
    "Otomobilin içine yaşam üflemek" felsefesine dayanılarak, araç tasarımını görenlerin tümünün duygusal yaşamlarını zenginleştiren sanat seviyesine yükseltmek için KODO tasarımı daha da geliştirilecek.
     
    2. SKYACTIV-X yeni nesil motor
    Teknolojik yenilikler
    SKYACTIV-X, basınçlı ateşlemeyi kullanan dünyanın ilk ticari benzinli motoru olacak. Bu teknolojide yakıt-hava karışımı piston tarafından sıkıştırıldığında kendiliğinden tutuşuyor.
    Kıvılcım Kontrollü Sıkıştırmalı Ateşleme adı verilen tescilli yanma yöntemi, daha önce sıkıştırma ateşlemeli benzinli motorların ticari başarısını engelleyen iki sorunu aşıyor: sıkıştırmalı ateşlemenin mümkün olduğu bölgenin en üst düzeye çıkarılması ve sıkıştırma ateşlemesi ile buji ateşlemesi arasında kesintisiz bir geçiş sağlanması.
     
    Özellikler
    Bu yeni tescilli yanmalı motor benzinli motorların avantajlarını ve dizel motorların üstün çevre performansını biraraya getiriyor. Sıkıştırmalı ateşleme ve süperşarj üstün yakıt ekonomisinin yanı sıra mükemmel motor yanıtı ve SKYACTIV-G benzinli motora kıyasla tork değerinde %10 - 30 artış sağlıyor. 
     
    Sıkıştırmalı ateşleme motor verimliliğini SKYACTIV-G’ye kıyasla %20 – 30, Mazda’nın 2008 benzinli motoruna kıyasla %35 - 45 artıran temiz bir yana sağlıyor. SKYACTIV-X yakıt verimliliğinde SKYACTIV-D dizel motoru bile geride bırakıyor, ayrıca vites oranlarının seçiminde daha fazla genişlik ve daha iyi performans sunuyor.
     
    Konuya ilişkin yapılan basın toplantısının videosunu aşağıda bulabilirsiniz ;
     
    Mehmet Özdemir

    Karşınızda SKYACTIV-X

    Mehmet Özdemir | Mazda Haberleri, |

    Geçtiğimiz günlerde "İstikrarlı Zoom - Zoom 2030" başlığıyla uzun soluklu üretim ve ar-ge politikasını açıklayan Mazda, yeni araçlarında kullanacağı benzinli motor teklojisinin isminin SKYACTIV-X olacağını duyurdu.
    Japon otomobil üreticisi Mazda, yeni nesil Skyactiv-X benzinli motorunu tanıttı. Dizel motorlar kadar verimli olduğu belirtilen ve yerini aldığı motora göre yüzde 30 daha fazla tork sunan yeni teknoloji, içten yanmalı motorlar için bir yenilik olarak sıkıştırmalı ateşleme sistemi ile çalışıyor.

    Mazda, 2019 yılındaki araç modellerine yerleştireceği bu ünite ile söz konusu teknolojiyi seri üretim otomobillerinde kullanan ilk marka olacak. 
    Motorun çalışma prensibi dizellerde olduğu gibi, yakıt-hava karışımının yüksek basınç ile pistonlar tarafından sıkıştırılıp ani şekilde yanması üzerine kurulu. Skyactiv-X, mevcut motora göre yüzde 25 yakıt tasarrufu sağlayacak. 
    Yeni motor teknolojisi, aynı zamanda Mazda’nın 2008 yılındaki benzer motorlarına nazaran da yüzde 35-45 daha yüksek verimlilikle çalışıyor.
    Mazda Başkan Yardımcısı Akira Marumoto, Skyactiv-X’in diğer markalara tedarik edilmeyeceğini belirtirken, otomobil dünyasında Mazda’nın bu hamleyle Daimler ve General Motors gibi rakiplerinin önüne geçebileceği konuşuluyor.
    Mazda’nın otomobil motor mühendisliği firması olan AEMSS Başkanı Ryoji Miyashita, bu gelişmeyi “Sektörde çığır açacak bir yenilik.” şeklinde yorumladı.
     
×
×
  • Yeni Oluştur...