Jump to content
  • İlhan
    Mazda, tüm dünyada SKYACTIV Teknolojileri ile çığır açan yeniliklerini duyururken Türkiye’de de faaliyetlerine son hız devam ediyor. Bu gelişmelerin en sonuncusu Mazda Eğitim Merkezi (Mazda Training Center)...  Mazda Bayilerinde ve Servislerinde çalışan tüm personelin Teknik, Ticari ve idari eğitimlerinin verileceği 350 m2 lik alana yerleşmiş, modern cihaz ve ekipmanlarla donatılmış, yılda 150 kişiye teorik ve Pratik eğitim verebilme  kapasitesine sahip olan “Mazda Training Center” (Mazda Eğitim Merkezi) hizmete açıldı. 
    Mazda markasının Türkiye ye verdiği değeri ve gelecek ile ilgili bakış açısını göstermesi bakımından son derece önemli olan “Mazda Training Center “açılış töreninde konuşma yapan Satış Sonrası Direktörü Tamer Atsan Mazda’nın Türkiye’de bulunduğu konumdan çok daha fazlasını hakettiğini ve Markanın gelişmesi için gerekli yatırımların planlandığını ve bunun en güzel örneğinin Mazda Training Center olduğunu ifade etti. 
    Koşulsuz müşteri memnuniyeti için eğitimin vazgeçilmez olduğunu vurgulayan Tamer Atsan bu konuda ilk adımlarını 2015 yılında Şişli Endüstri meslek lisesinde bir sınıf açarak attıklarını ve bu güne kadar toplam 40 mazda teknisyenini mezun ettiklerini ve 25 teknisyene  yaz dönemlerinde staj imkanı sağladıklarını, böylece hem bir sosyal sorumluluk projesine imza attıklarını hemde Mazda’nın gelecekteki teknisyenlerini yetiştirdiklerini belirtti. 

    Kaynak: MazdaPress
    İlhan
    2019 Model Toyota Yaris Sedan,  birebir Mazda2 izleri taşıyor. Mazda MX-5 - Fiat 124 kardeşliği gibi bir ilişki olmuş.
    Toyota logosunun yerine Mazda logosunu koy, kimse inanmaz Toyota olduğuna.  
    İlgili Haber: https://www.cnet.com/roadshow/news/2019-toyota-yaris-sedan-new-york-auto-show/
    Amerika pazarında sunulacak olan 2019 Toyota Yaris Sedan, bu zamana kadar hiç görmediğimiz bir karakteri de beraberinde getiriyor. Mart ayının en çok konuşulan markalarından birisi olan Toyota, yeni jenerasyon Auris ve Corolla hatchack tanıtımlarıyla kendisinden uzun bir süredir beklediğimiz atılımı gerçekleştirdi. Bu hafta içerisinde kapılarını açacak olan New York Otomobil Fuarı için hazırlık yaptığını bildiğimiz Japon üreticiden en temel beklentimiz, kısa süre önce sizlerle ilk detaylarını paylaştığımız yeni RAV4 hamlesi. Henüz sızıntı niteliğinde bir detayını yakalayamadığımız RAV4 öncesinde resmi kaynaklardan gelen 2019 Yaris Sedan hamlesiyse işlerin çok daha hareketli geçeceğine işaret ediyor. Amerika başta olmak üzere çevre pazarlarda sunduğu modelde çok ciddi tasarım değişikliğine giden Toyota, sınıfının en agresif yüzlerinden birisiyle karşımıza çıkıyor.
     

     

     
    Tasarım – Donanım 2019 model yılıyla birlikte L, LE, XLE olmak üzere üç farklı donanım paketiyle satın alınabilecek olan Yaris Sedan’ın tüm donanımlarında elektrikli aynaların standart olarak sunuluyor olması önemli bir detay. Donanım paketleri yükseldikçe krom ve piyano black gibi dokunuşlarla zenginleşen modelde, sis lambaları, ısıtmalı aynalar, LED ışıklandırma ve 16 inç jant seti dış tarafta değişiklik gösterenler arasında. Aracın içerisinde girdiğimizde ise bizleri oldukça modern ve beklentileri karşılayan bir kokpit karşılıyor. Merkezinde boyutu 7 inç olan multimedya ekranla gelen Yaris Sedan’da sesli komut algılama desteği de es geçilmemiş. Standart olarak altı hoparlörlü ses sistemini sunan Toyota; anahtarsız giriş, deri direksiyon, otomatik klima, otomatik silecek, deri dokunuşlu koltuk, çarpışma uyarı, otonom acil frenleme ve hız sabitleyiciyi paketlere göre araca ekliyor. 
     


     
    Motor Resmi kaynaklardan paylaşılan ilk bilgilere göre kaputunun altında 1,5 litrelik benzinli motorla geleceğini öğrendiğimiz Yaris Sedan, bu motorla 106 beygir güç ve 140 Nm torka sahip olacak. Altı ileri otomatik veya manuel şanzımanla kombin edilebilecek olan bu motora ilerideki vadede hibrit seçeneğinin de eklenmesi bekleniyor. Fiyatıyla ilgili şimdilik herhangi bir bilginin bulunmadığı 2019 Toyota Yaris Sedan, RAV4 ile birlikte standın en ilgi gören modellerden olacak gibi gözüküyor.
    Kaynak: Log & Cnet
    Mümin
    Geçen hafta, bir otomobil tutkununun "ölmeden yapması gereken test sürüşlerinden" birini otomobil gazetecisi olarak gerçekleştirdim.
    Sibirya’nın Doğusundaki donmuş Baykal Gölü üzerinde MX-5’lerle (sanırım CX-5 yazmak istemiş ama olmamış) 5 saati aşan bir süre içinde otomobil kullandım. Gerçekten destansı bir deneyimdi. İstanbul’dan Moskova’ya, Moskova’dan Irkutsk’a yaptığımız 6 saatlik bir uçak yolculuğun ardından Listvyanka ve Tankhoy arasındaki göl üzerindeki 5 saatlik yolculuk deneyimi unutulmazdı. Yolculuk sırasında Mazda Türkiye Genel Müdürü Nurkan Yurdakul ile de konuşma fırsatımız oldu.
    Mazda 10 yıl önce distribütörü olan Mermerler Otomotiv ile anlaşmasını sona erdirip Türkiye’ye kendi gelmişti. İşte bu aşamadan sonra bu güne kadar birçok mesleki sohbetlerin yapıldığı konuşmalarda “Mazda’nın neden bu kadar az satışla yetindiği” konuşulur… Mazda Avrupa’nın, Mazda Türkiye’nin ve tüm Mazda bayilerinin memnun olduğu bu tablo başta otomobil gazetecilerini olmak üzere diğer marka yöneticilerini de nedense memnun etmez. Bu nedenle zaten 3-4 markanın bizzat Mazda distribütörü olmak için Mazda’ya başvurduğunu biliyorum. Nurkan Yurdakul bu israrlı talepleri Mazda Başkanı’na ilettiğinde “artık bu soruları bana getirme” denmiş. Yurdakul bu konularda marka ismi vermiyor ama “az satıyor” diye eleştiri oklarının çevrildiği Mazda’nın da bu kadar talibinin olması ilginç… Ben bildiğim kadarıyla Mazda’nın Türkiye satışlarına talip olan 1-2 markanın satışlarına bakınca “kelin merhemi olsa” atasözü aklıma geldi ama neyse... Yılda yaklaşık bin dörtyüz adetlerde satan Mazda daha fazla satar mı? Bence de satar ama bu aşamada benim şimdiye kadar konuştuğum genel müdürler arasında belki de en farklı bakış açısına sahip olan Nurkan Yurdakul karlılık üzerinde duruyor. Onun da röportajda dediği gibi 10-12 hatta 30 bin TL’leri bulan indirimleri başka türlü de açıklamak olanaksız. Hele Filo satışlarına verilen taviz ve indirimlerin hepsi “skor adına” yapılıyor. Pazar payı satın alınıyor bir nevi… Bugünlerde hangi marka yöneticisi ile konuşsak “daralan pazarda iyi satıyorlar” ama hiç mutlu değiller! Bunda karsız satışın payı büyük… Sonuçta her koyun kendi bacağından asılıyor. Bence Mazda’nın “az satışlarına” ağzı sulanan markaların kendi satışlarını arttırmaya çalışması en doğrusu olacak gibi.
    Ahmet Çelik Kaynak
    İlhan
    Hurda araç ÖTV teşviği konusu uzun bir zamandır gündemde ve sonunda Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne bir torba yasa ile gelmişti ve dün de yasallaştı. Ancak Resmi Gazete’de henüz yayınlanmadı. Ayrıca bu torba yasa içinde bir de elektrikli otomobilleri özendirecek şekilde, daha avantajlı bir ÖTV düzenlemesinin de yer alması bekleniyordu. Bu doğrultuda %25 oranında bir değer telaffuz ediliyor olsa da henüz net bir açıklama yer almıyor. Resmi Gazete yayını sonrası detaylara bu şekilde göz atacağız.
    Bu doğrultuda “Hurda Araç ÖTV Teşviği” şu şekilde yer alıyor;
    16 yaşın üstünde yani 2002 model veya daha altında modele sahip otomobil, panelvan, kamyonet, otobüs gibi araçlara sahip kişiler, bu tip araçlarını (çekme belgeli araçlar dahil) trafikten sildirerek, ki bu hurdaya ayırmak anlamına geliyor, satın alacakları sıfır km araçta en fazla 10.000TL’ye kadar ÖTV indirimi alabilecekler. Ayrıca hurdaya ayrılan aracın her türlü vergi ve benzeri borcunun da silineceğinden bahsediliyor. Yani sadece belli miktarda ÖTV teşviği değil, böyle bir de avantajı olabilir.
    Ancak burada; 16 yaşında çalışan ve sorunsuz bir aracın çok daha fazla bir değere sahip olabileceği unutulmamalı. Yani sahip olunan 16 yaş üstü aracın en fazla 10.000TL etmesi gerekir ki, o zaman bile durum sıfıra sıfır elde var sıfır demek fazlasıyla mümkün. Hatta yapılacak koşuşturma ve harcanacak emek de cabası. Bu nedenle değerini yitirmiş, bir kenara atılmış, çalışmayan, pert olmuş, belki motoru ve parçaları sökülmüş, gerçekten de hurda olmuş trafikte görünen araçlar için geçerli bir düzenleme gibi görünüyor.
    Bu arada trafiğe kayıtlı yaklaşık 6 milyon binek ve ticari aracın bu kapsama girdiğini de belirtmeden geçmeyelim. hurda indirimi 31 Aralık 2019 tarihine kadar uygulanacak ve aynı tip aracın satın alınması ile kullanılabilecek. Yani kamyonet verip otomobil almak veya tersi bir durum söz konusu değil.
    Gelelim Torba’da yer alan elektrikli taşıtlarla ilgili 2. ÖTV düzenlemesine;
    Burada ilginç ancak henüz detayları belli olmayan bir düzenleme ile karşı karşıyayız. Belirtilen tek nokta; Elektrikli otomobillerin ÖTV bedelinin, diğer araçların ÖTV bedelinin en fazla %25’i kadarı olacağı belirtiliyordu. Ancak burada baz alınacak değer belli değil. Benzer bir içten yanmalı motora sahip aracın fiyatı mı, yoksa motor gücü mü baz alınacak? şimdilik pek de anlaşılmıyor.
    Umarız ülkemizde elektrikli otomobillerin önünü açabilecek önemli bir düzenleme ile karşı karşıyayızdır. Tabii sadece elektrikli otomobillerin önünün vergi ile açmak da çözüm değil. Ayrıca şarj istasyonları da yaygınlaştırılmalı ve elektrik fiyatları da akaryakıttaki gibi vergi ile şişmemeli diye düşünüyoruz. Aksi takdirde elektrikli olmuş, içten yanmalı olmuş ülkemiz insanı açısından fark eden bir şey olmayacaktır.
    Kaynak: SekizSilindir
    İlhan
    ABD’nin en saygın oto haber kurumlarından Edmunds, 2007-2017 yılları arasını kapsayan oldukça önemli bir istatistiğe imza attı. Her ne kadar bu istatistik ABD pazarını kapsıyor olsa da, verdiği bilgiler açısından dünyanın geneline de fikir verme potansiyeline sahip ve hangi otomobil markasının müşteri bağlılığı ne oranda değişmiş diye bir araştırma gerçekleştirilmiş.
    Bu doğrultuda toplam 32 otomobil markası araştırmaya dahil edilmiş. 32 marka içinde 12 tanesi premium markalar olarak dikkat çekiyor ve ayrı bir grafik ile kendi içinde değerlendirilmiş. Diğer 20 marka ise; içinde çeşitli Amerikan markalarının da bulunduğu bir çok farklı üreticiden oluşuyor. ABD pazarında satılmayan Renault, Peugeot ve Citroen gibi markalar ise istatistikte yer almıyor. Bunların yanında Ferrari, Lamborghini, Mclaren ve benzeri Super Sport araç üreten markalar da dahil edilmemiş. Umarız benzer bir araştırma, ülkemizi de kapsayan Avrupa pazarı için de yakın bir zamanda gerçekleştirilir.
    İlk olarak 20 markanın yer aldığı grafiğe bir bakalım;
    Grafik nasıl okunacak? Koyu mavi çubuklar 2007 yılına ve açık mavi çubuklar da 2017 yılına ait. Örneğin 2007 yılında Subaru müşterilerinin %45’i tekrar Subaru tercih ederken, 2017 yılında bu değer %61’e yükselmiş. Tersi bir şekilde 2007 yılında %37 Dodge müşterisi markayı tekrar tercih ederken, 2017 yılında bu değer %19’a düşmüş.


    Son olarak; Hangi otomobil markasının müşteri bağlılığı ne oranda? Analiz edelim;
    Yükseliştekiler (Çoktan aza göre)
    Mazda + %21
    Subaru + %16
    Mini + %15
    Audi + %13
    Land Rover + %11
    Jeep + %11
    BMW + %10
    Kia + %9
    Toyota + %5
    Honda + %5
    Chevrolet + %4
    Ford + %4
    Infiniti + %4
    Nissan + %4
    VW +%3
    Lexus + %2
    Lincoln + %1
    Düşüştekiler (Çoktan aza göre)
    Dodge – %18
    Chrysler – %13
    Cadillac – %12
    Mercedes – %10
    Volvo -%7
    Jaguar – %6
    Buick – %6
    Mitsubishi – %3
    Porsche – %3
    GMC – %2
    Acura – %1
    Hyundai – %1
    Yukarıdaki farklardan da anlaşılacağı gibi; özellikle Amerikan markaların büyük düşüşü dikkat çekici. Tam tersi bir şekilde Mazda ve Subaru’nun başını çektiği Toyota, Honda ve Nissan’ın takip ettiği Japon markaların yükselişi kayda değer. Japonlar içinde sadece Mitsubishi ve Honda’nın premium markası Acura bir miktar düşüş yaşamış.
    Diğer taraftan Amerikan markaları içinde Ford ve onun premium markası Lincoln bir miktar yükselişteyken, Chevrolet de yükselişi ile dikkat çekiyor. Ancak Chevrolet’in de içinde bulunduğu GM Grubu’nun diğer markaları Cadillac, Buick ve GMC düşüşte.
    Tabi burada FCA (Fiat-Chrysler) Grubu içinde yer alan markalara ayrı bir paragraf açmak gerekiyor. Dodge ve Chrysler markası ile büyük düşüş yaşayan FCA, ABD pazarına yeni giriş yapan Fiat markası ile de 2017 yılında %22 tekrar tercih ederim değeri elde etmiş. Grubun tek çıkış yapan markası ise Jeep olmuş.
    Mercedes’teki büyük düşüş…
    İstatistiklerde Japonların yükselişi dışında en dikkat çeken sonuçlar ise bize göre Mercedes, Volvo ve Jaguar ile ilgili. Özellikle Mercedes’in 2007-2017 arasında %10’luk tekrar tercih etmem farkı yani düşüşü çok yüksek. Geçtiğimiz günlerde yayınladığımız bir bir başka istatistikte Mercedes’in Toyota’yı geçerek dünyanın en değerli otomobil markası olmasını analiz etmiştik. Ancak en azından ABD pazarında Mercedes, müşterilerini gerçekleştirdiği değer yükselişi kadar memnun edememiş. Bu da hızlı büyümenin biraz kontrolsüz olduğunu gösteriyor olabilir.
    Mercedes’in en büyük rakipleri Alman Audi ve BMW ise tam ters bir şekilde %13 ve %10’luk farklarla Mercedes’ten müşteri elde ettiklerini göstermişler diye düşünüyoruz. ABD’deki bu tabloya bakıldığı zaman; Mercedes, Cadillac, Jaguar ve Volvo gibi markaların, Audi ve BMW ile SUV sınıfında Land Rover’a (dolayısı ile Range Rover) müşteri kaptırdığını söylemek mümkün görünüyor. Son olarak Güney Kore araçlarından Hyundai’nin çok az oranda düşüşü ile Kia’nın %9’luk artışını da belirtmeden geçmeyelim.
    Kaynak: SekizSilindir
    İlhan
    Mazda VISION COUPE Cenevre Otomobil Fuarı kapsamında düzenlenen 11. Yıllık Otomobil Tasarımı Gecesi’nde “Yılın Konsept Otomobili” ödülünü kazandı.


    VISION COUPE’yi seçen 18 kişilik jüride global otomobil üreticilerinin tasarım direktörleri yer aldı. Mazda’nın geçtiğimiz ay Paris’te 2018 Uluslararası Otomobil Festivali’nde “Yılın En Güzel Konsept Otomobili” seçilen baş döndürücü konsepti, böylece bir kez daha onurlandırılmış oldu.
    “VISION COUPE’nin, Paris’teki ödülün ardından küresel bir tasarım ödülü ile bir kez daha tanınmasından mutluluk duyuyoruz. Japon estetik anlayışının özünü ifade etmeyi hedefleyen bu modelin dünyanın ileri otomobil tasarımcıları tarafından takdir görmesi gerçekten de büyük bir şeref” diyen Mazda’nın tasarım ve marka stilinden sorumlu yönetici idari sorumlusu Ikuo Maeda, şu sözlerle devam etti: “Bu tasarım konseptinin özü ilki 2019 yılında piyasaya sürülecek olan yeni nesil Mazda modellerine hakim olacak.”
    2017 yılında Tokyo’da duyurulan VISION COUPE, Mazda’nın, canlılık ve dinamizm ifadeleri Japon estetik anlayışının özüne ulaşabilme amacıyla geliştirilen “KODO: Hareketin Ruhu” tasarımının bir sonraki aşamasını teşkil ediyor. Konseptin akıcı ve ilk bakışta basit görünen “tek hareket” formu zarafet ve kalitenin habercisi niteliğinde.
    Uluslararası otomotiv tasarım topluluğunu hedef alan çevrimiçi ve matbu bir yayın olan Car Design News tarafından düzenlenen Otomobil Tasarımı Gecesi, her sene Cenevre Otomobil Fuarı ile aynı tarihte gerçekleştirilmektedir.
    Kaynak: Mazda Press
    Mümin
    2019 Mazda3’ten gelen ilk sızıntı fotoğraflar
    Anavatanı Japonya'dan servis edilen ve yeni Mazda3 için ilk sızıntı fotoğraflar olan görsellerde rakiplerinde de yer alan hareketli hayalet ekran görüntüsüne sahip olduğunu görüyoruz. Dijitalleşmede bir adım ileri giden Mazda 3, bu ekran ile üç farklı tema ile sahibini karşılayacak. Ekran üzerinde araçla ilgili tüm hayati bilgilerin aktarılacak.  Bazı otoriteler bu gelişimle beraber gece sürüşlerinin daha eğlenceli olabileceği görüşünü paylaşıyor.
    Şu anda sunulan 2.0 litrelik motora göre yüzde 25 oranında daha tutumlu SCCI teknolojili bir motoru barındıracak olan yeni Mazda 3 ile ilgili önümüzdeki çok uzun bir süre kalmadı. 



    Çağlar Bayur
    Mazda ve Toyota firmaları birleşerek MTMUS ( Mazda Toyota Manufacturing, U.S.A. ) firmasını ortak girişim sistemi ile 2021'de Alabama Amerika'da üretime başlamak için kurdu.

    Yeni fabrikanın kapasitesi Kuzey Amerika pazarı için ilk defa satışa sunulacak olan 150.000 adet Mazda crossover modeli ve 150.000 bin adet Toyota Corolla olacak.
    1.6 milyar dolar yatırım sermayesi ile planlanın fabrikanın 4000 yeni istihdam sağlaması beklenmekte.
    Mazda Genel Müdürü ve aynı zamanda MTMUS fabrikası müdürü olacak olan Masashi Aihara; MMTMUS fabrikasının, yerli halk arasında uzun yıllar özel bir yeri olmasını umduklarını açıkladı.
    Mazda ve Toyota'nın sadece yüksek kalitede üretim yapmayacağını, aynı zamanda teknoloji ve kültürel birikimini, fabrika çalışanlarına sunarak, yöreye ekonomik katkı sağlayarak gurur duyacaklarını belirtti.
    Yeni fabrikada üretilecek arabaların sadece ulaşımda işe yaramayacağını aynı zamanda yaşam kalitelerini yükselteceğinin altını çizdi.
    Toyota nın Amerikadaki 11. fabrikası olarak bu ülkedeki yatırımlarının devamlılığını vurgulayan MMTMUS genel müdür yardımcısı Hironori Kagohashi, rekabette daha güçlü olacaklarını belirtti.
    Rekabet gücü yüksek fabrikada, müşteriler için, Mazda ve Toyota nın üretim tecrübeleri ve ortak girşim sinerjisi ile, yüksek kalitede taşıtlar üreteceklerini belirtti ve Çevresinde en çok sevilen fabrika olmak için en iyisini yapcaklarının altını çizdi.
    Alabama eyaleti ve Huntsville şehrinin işbirliğinde, fabrika için arazinin belirlenmesi kısa bir süre içinde gerçekleştikten sonra, 2019 yılında inşaatına başlanacak.

     
    MazdaClubTR
    Mazda, Avrupa Satış ve Müşteri Hizmetleri Sorumlu Başkan Yardımcısı Martijn ten Brink aracılığı ile efsanevi rotary motorunun geri döneceğini duyurdu. ZerAuto.nl ile konuşan Brink, şirketin gelecek planlarıyla ilgili çok ilginç bilgiler verdi.

    Mazda, yeni Zoom-Zoom 2030 planı kapsamında, önümüzdeki yıl gelmek üzere tamamen elektrikle çalışan bir otomobil sunmayı planlıyor. Araçla ilgili başka bir detay verilmiyor ancak Brink, elektrikli aracın menzil uzatıcı yeni Wankel motorla tercih edilebileceğini ifade ediyor. “Ortalama bir müşteri günde yalnızca 60 kilometrelik bir menzile ihtiyaç duysa da” rotary motorun amacı “her bir müşteriyi memnun etmek.”

    Söz konusu ünite tek diskli bir motor olacak ve bir turboşarja sahip olmayacak. Bir dinamo olarak hareket edecek motor, ağırlık merkezini düşük tutmak için alçak bir noktada konumlanacak. “Bir ayakkabı kutusu büyüklüğünde” olması planlanan ünite, titreşimsiz bir şekilde çalışacak ve sürücü aracın çalıştığının farkına bile varmayacak.
    Otomobil firmaları büyük ölçüde elektriğe yönelmişken Mazda, içten yanmalı motorların hala büyük bir potansiyele sahip olduğuna inanıyor. Brink’e göre, yakıtla çalışan motorlar Mazda’nın gözünde silinmiş değil. “Yakıtlı motorlar 15-20 yıl sonra bile önemli olmaya devam edecek çünkü hibritler de plug-in hibritler de onu kullanmaya devam edecek.”
    Otomobil firması, içten yanmalı motorlarının termal verimliliğini yüzde 56’ya kadar yükseltmeyi planlıyor. Bu da gelecekteki Mazda modellerinin modern elektrikli araçlarla hemen hemen aynı emisyon değerlerine sahip olması anlamına geliyor.
    Kaynak : Motor1.com Türkiye
    İlhan
    87 Oktan benzin kullanıyor fakat dizel gibi çalışıyor - ve yeni Mazda'larda görev yapacak.
     – Irvine, Kaliforniya
    Mat renkli prototiplerin gövdesi güncel Mazda 3'e ait olsa da kaput altında yatan şey tamamen yeni. Hatchback prototipler Mazda'nın SkyActiv-X adını verdiği, dünyanın ilk sıkıştırma yanma prensibi ile çalışan benzinli motorlarından besleniyor. Üstelik marka sadece bize şov yapmıyor, gelişimi süren motorlar yakın zamanda piyasaya sürülecek.
    SkyActiv-X, Mazda'nın ortalama emisyon değerlerini düşürürken yakıt tüketimini iyileştirmeyi hedeflediği yeni nesil motorlarına verdiği isim. Şu anda Japon üreticinin modellerinde kullandığı motorların ismi SkyActiv-G (benzin) ve SkyActiv-D (dizel). X ile hedeflenen gelişim, 2.0 litre hacimli SkyActiv-G'ye göre verimlilik alanında %20-30, tork değeri konusunda %10-20.
    Peki beklenen rakamlar neler? Güncel Mazda3'ün 2.0 litrelik motoru 155 bg güç, 203 Nm tork üretebiliyor. EPA'ya göre yakıt tüketimi verileri ise şehir içinde 8.4, şehir dışında 6.35 l / 100 km. Basit bir hesap ile SkyActiv-X motorun tork değeri 223 ile 244 Nm arasına, yakıt tüketim değerleri ise sırasıyla 6.5 ve 4.9 l / 100 km mertebesine yükselecek diyebiliriz. Bunlar şimdilik sadece tahmin, gerçek dünya değerlerini daha sonra öğreneceğiz.
     

    Sağlanan iyileşmeler arkasındaki kilit gelişim, benzinli motorda dizel ünitelerin yıllardır kullandığı sıkıştırma esaslı yanma prensibi. Normalde benzinli motorlarda pistonun sıkıştırdığı hava-yakıt karışımı buji yardımıyla yakılır ve oluşan kuvvet, silindiri alt ölü noktasına doğru iter. Ancak mühendisler, SkyActiv-X sayesinde sağlanan fakir hava-yakıt karışımının kendi kendine tutuşana kadar sıkıştırılmasının torku iyileştirdiğini, ısı kaybını azalttığını ve daha az yakıt tükettiğini belirtiyor. Birçok marka bu fikir üzerinde daha önce çalışmalar yapmış fakat hiçbiri, Mazda gibi bunu üretim modellerine uygulamayı başaramamış.
    Sıkıştırma ile yanma prensibi hava-yakıt karışımının tutuşturulmasından daha sert gerçekleştiği için motor, daha kısa sürede daha çok güç üretebiliyor. Mazda'da araştırma ve geliştirme biriminde çalışan mühendislerden Jay Chen, durumu inik bir balonun havasını sızdırmak ile patlatmak arasındaki farka benzetiyor.

     
    Prototipte sıralı dört silindire sahip 2.0 litrelik bir motor kullanılmış. Süperşarj desteği gören ünitede soğutulmuş egzoz gazı resirkülasyonu ve elektronik kontrollü valf ayarı da yer alıyor. Sıkıştırma oranı 16.0:1 ki bu rakam, benzinli motorlar için çok yüksektir. Sıkıştırma ile yanma prensibi dolayısıyla enjektörler de çok daha yüksek basınçlarda çalışabilenler ile değiştirilmiş. Doğrudan enjeksiyon sunan benzinli motorların aksine enjektörler, dizel motorlardaki gibi silindir kafasının merkezine konumlanmış. Buji ise köşeye taşınmış.
    Motor genel olarak Mazda'nın Spark Controlled Compress Ignition (SPCCI) adını verdiği modda çalışıyor. Emme stroğunda silindir içine çekilen son derece fakir karışım (hava oranı, yakıta göre çok daha fazla karışımlara bu isim verilir) sıkıştırma stroğunda özel piston tasarımı sayesinde dönel biçimde üst ölü noktaya doğru bastırılıyor. Bu süreçte karışımda ekstra havaya ihtiyaç duyulursa süperşarj, gerekli havayı sağlıyor. Piston üst ölü noktaya ulaşmaya yakın hava-yakıt karışımı kendi kendine tutuşmaya hazır iken motor silindire bir miktar daha yakıt püskürtüyor ve onu buji ile yakıyor. Patlama sonucunda geriye kalan hava-yakıt karışımı da yanıyor; böylece çok kısa sürede bolca güç elde ediliyor.
    X'in hedefleri şöyle: yakıt verimliliği %20-30; tork değeri %10-20 oranında artacak.
    Mazda'nın çözümü bu: sıkıştırma prensipli yanmayı tetiklemek için buji kullanmak. Mühendisler, aksi takdirde patlamayı tam vaktinde yapmanın çok zor olduğunu söylüyor. Süreci izlemek adına her bir silindire yerleştirilen basınç sensörleri, motor bilgisayarına sürekli veri akışı sağlıyor. Chen, bu şekilde tüm strokların hızlı bir şekilde kontrolünün mümkün olduğunun altını çizdi.
    Bunun dışında Mazda'nın motoru standart bir bujili motor gibi çalışıyor. Sıkıştırma modu, genellikle yüksek devirde ve yoğun yük altında aktifleştiriliyor ki o zaman da sıkıştırma modu tüm işi devralmıyor. Motor sürekli bujiyi kullanıyor fakat mühendisler, bujinin çalışma yoğunluğunu değiştiren iki mod arasındaki geçişin "pürüzsüz" olduğunu belirttiler.
    Bu arada test ettiğimiz araçların radyo, merkezi konsol gibi bazı kabin parçaları yoktu ve kadranda bolca uyarı ışığı yanıyordu. Sürüş modlarını bize anlatan bir de iPad kullanılmıştı. Yine de prototipleri şehir içinde, şehir dışında ve diğer tüm koşullarda sürmüş olmamıza işaret eden Mazda, motorun hem 6 ileri manuel, hem de 6 ileri otomatik şanzıman ile çalışmaya hazır olduğunun altını çizdi.

    2.0 litrelik yeni motorun sürücü koltuğunda verdiği en etkileyici his... normal olması. Tepkili ve sakin ünite rahatça devirleniyor ve alt devir gücü gayet iyi. Doğrudan gelen tork eğrisi devir arttıkça iyileşiyor. Birçok durumda motor diğerlerinden pek farklı hissettirmiyor.
    Araçlar özellikle alt devirlerde güncel 2.0 Mazda 3'e göre çok daha çevik. Rölantide istenmeyen bir titreşim veya dizellerin patırtısı yok. İvmenlenme esnasında da motor Mazda'nın diğer 2.0'larınan farklı ses çıkarmamakta.
    Buna karşın henüz üzerindeki işlemler tamamlanmamış olan motorlar kıvılcım öncesinde biraz ses çıkartmakta. Manuel şanzımanlı modeller gazı her bıraktığınızda bu sesi veriyor yani gaz pedalı üzeri hareketlerde geçişi temiz yapmak, mühendislerin dediğine bakılırsa motor için şimdilik zor. Her iki vites kutusunda da yoğun ivmelenmelerde ya da yokuş yukarı geçiş gibi zorlayıcı hamlelerde ses mevcut ki yanımda oturan Mazda mühendisi bu konuyla ilgili notlarını aldı.
    Araçlar günümüz 2.0 motorlu Mazda 3'üne göre özellikle alt devirlerde çok daha çevik hissettiriyor.
    Tabii ki bazı işlerin ters gitmesi normal çünkü bu motorlar hâlâ gelişim aşamasında. Mazda, üretime sunulduğunda bu problemlerin çözüleceğini garanti ediyor. İstenmeyen motor sesi temelde sıkıştırma yanmanın oluşumundan geliyor. Mazda'da araç dinamiği mühendisi olarak çalışan Dave Coleman, bunun yazılımsal olduğunu ve markanın en iyi sonuç için hâlâ çalıştığını belirtti.
    "Ayarlama aşamasındayız. Şu anda çok bilinmeyeli bir denklemle karşı karşıyayız"
    Prototip araçlarda yeni nesil SkyActiv motorlar için başka güncellemeler de mevcut. Örneğin ön süspansiyon burçları, ön teker hareketlerinin daha iyi sönümlenmesi için yeniden tasarlanmış.
    Koltuklar, sürücünün omurgasını desteklemek için tamamen baştan yapılmış. Burada hedef sürücü yorgunluğunu azaltmak. Ekstra titreşimin hissedilmemesi için de tüm şasi bir miktar sertleştirilmiş.


    Açıkçası tüm bu değişikliklerin test aracımızdaki etkisini görmek biraz zor. SkyActiv-X test araçları, daha önce sürdüğüm Mazda 3 hatchback'lerden pek farklı hissettirmiyor. Her iki otomobilde de kontroller iyi, sert bir sürüş karakteri var ve direksiyon son derece doğal. Kısacası Mazda'nın sınıf lideri dinamikleri kendini SkyActiv-X motorlu modellere de taşımış.
    İlginç şekilde Mazda, rakipleri 8,9 veya 10 ileri kademeye ve CVT'ye yönelirken 6 ileri otomatik ile yola devam ediyor. Bunun nedeni SPCCI'nin düşük yük durumunda çok verimli olması ve üst devirlerde tüketimin çok yukarı tırmanmaması olarak gösteriliyor. Coleman, aracın vites düşümüne ihtiyaç duymadan üst devirlerde daha tepkili kalarak sunduğu keyifli sürüş karakteri için bunun gerekli olduğuna inanıyor.
    "Doğrudan hissiyatı bozmamak için mümkün olan en az vites kademesi ile yola devam ediyoruz"
    Yeni SkyActiv-X motorlarda her şey güllük gülistanlık değil. Örneğin sıkıştırma ile yanma prensibinin patlama havasındaki doğası ve daha yüksek basınçlı yakıt enjeksiyon sistemi gürültüyü bir hayli arttırmış.


    "NVH (ses, titreşim ve sertlik) konusu oldukça zor. Motor bölümünü özel bir köpük ve büyük bir plastik kapak ile izole etmek zorunda kaldık" diyen Coleman, Mazda'nın bu konuda Avrupalı lüks otomobil üreticilerinden ilham aldığını belirtti.
    Bu patlama yapısı aynı zamanda motor elemanlarında ekstra yorulmaya neden oluyor. Bu nedenle Mazda, güncel 2.0 SkyActiv-G'den hiçbir parçayı yeni üniteye taşımamış. Coleman, bunun yerine dizel motorlarındaki dayanım değerlerine yakın parçalar kullandıklarına işaret etti.
    "Birçok eleman benzinli ve dizel motorlar arasında bir köprü niteliğinde"
    Bir diğer nokta iste motorun üretim maliyetlerinin bir hibrit kadar olmasa da yüksek olması. SkyActiv-G'den daha ağır olan yeni motor, yine de dizel ünitelerden hafif olmayı başarıyor. Yukarıda bahsettiğimiz şasi güçlendirmeleri de ağırlığı arttıran bir diğer detay. Mazda bu yüzden aracın diğer alanlarında hafifleme konusunda elinden geleni yapmayı denemiş.
    SkyActiv-X motorlarda Audi A8, Ram 1500 ve Jeep Wrangler gibi modellerden tanıdık olan hafif hibrit sistem de yer alıyor. Coleman, sistemin stop-start durumuna yardımcı olması dışında pek detayını paylaşmadı. Test ettiğimiz prototiplerde bu özellik kapalıydı fakat kendisi, gelecek Mazda modellerinde yer alacak önemli bir teknoloji.

    Mazda'nın içten motoruna yaptığı bu yatırıma karşılık otomobil üreticilerinin çoğu elektrik desteği yolunu seçiyor. Mazda, bu konuda da çalışmalar yürütüyor. 2020 yılında bataryadan beslenen elektrikli bir araç tanıtmayı planlayan marka, 2021'de plug-in hibrit desteğinden yararlanacak. Buna karşın Japon üretici, ileri aşamada elektrik destekli araçlara büyük getiriler sağlayacağına inandığı içten yanmalı motorlarda hâlâ gelişmek için alan olduğunu düşünüyor. Mazda, plug-in hibrit veya hibrit araçlarının kullandığı benzinli motorların da mümkün mertebe verimli olması gerektiği görüşünde. Bu yüzden SkyActiv-X motorlar, geleceğin hibritleri için de bir adım niteliğinde.
    Mazda, SkyActiv-X motorları model bazında değil, yeni şasi güncellemeleri taşıyan yepyeni araçlarının tamamında kullanmayı düşünüyor. Coleman, altıncı jenerasyon araçların bu teknolojiyi görmeyeceğini ve yeni motorların 7. nesilde ortaya çıkacağını belirtti.
    Mazda'nın yeni motoru güç ve verimlilik alanında vadettiği gelişimleri sunacak mı? Bunu bize zaman gösterecek. Kullandığımız prototiplere bakılırsa teknoloji, uygulaması mümkün bir konumda ve gerekli gelişimler sonucunda günlük sürüş koşullarına uygun olacak. Mazda, bu zorlu motor problemini akıllıca bir şekilde çözmüşe benziyor. İnanmayanlar için söyleyelim: içten yanmalı motorlar henüz ölmedi...
    Kaynak:Motor1
     
×
×
  • Yeni Oluştur...