Jump to content

Lider Tablosu

  1. Burak

    Burak

    Kurucu Üye


    • Puan

      11

    • İçerik sayısı

      65.444


  2. Mehmet Özdemir

    Mehmet Özdemir

    Admin


    • Puan

      7

    • İçerik sayısı

      10.900


  3. Cherkess

    Cherkess

    Katılımcı


    • Puan

      7

    • İçerik sayısı

      369


  4. Mazda_Ozan

    Mazda_Ozan

    Kıdemli


    • Puan

      5

    • İçerik sayısı

      2.446


Popüler İçerikler

Showing content with the highest reputation on 23-03-2015 tüm alanlarda

  1. godless commie

    Hava Yakıt ( Benzin veya Dizel ) Karışımı - Stokiyometri

    Kimya biliminin, bir tepkimeye giren bileşenlerin miktarları ve bu miktarların birbirleri ile olan ilişkileri ile birlikte, söz konusu tepkimenin sonuçlarını ne şekilde etkileyeceğini ele alıp, incelediği kısmın genel başlığına Stokiyometri denir. Stokiyometri, içten yanmalı motorlar konusunda farklı bir anlama bürünür ve bu çerçevede artık ideal karışım anlamında kullanılır.Hava ile benzin karışımının ideal oranı 14.7:1.00 şeklindedir. Bu oran ile elde edilen bir yanma olayında ortaya mavi alev çıkar. Bu da hem artık yakıtın kalmadığı (tüm yakıtın yanıp kullanılarak enerjiye dönüştüğü), hem de yanma olayından nasibini alamamış oksijen moleküllerinin kalmadığı anlamına gelir. Alev kırmızılaştıkça yakıtın fazla, açık sarı ile beyaz bir renk aldıkça da oksijenin fazla olduğu anlaşılır. Hal böyle iken, stokiyometri sadece motorun yük altında olmadığı ya da yükün çok az olduğu sabit devir durumlarında tercih edilir. Güç istenilen durumlarda, stokiyometrik orandan daha fazla yakıt gerekir. Burada amaç ortamda yanabileceğinden daha fazla yakıt bulundurarak detonasyon (yanma işleminin istenmeyen bir noktadan, istenmeyen bir zamanda başlama eylemi) önlenmesi ile birlikte açığa çıkan ısının kontrol altına alınmasıdır. Diğer bir deyişle; gaz verilip yük altında devri yükselmekte olan bir benzinli motorda bu oran bir anda 14.7:1 civarından 12.5, hatta 11.00:1 seviyelerine çıkar. Yapılan testler, yaklaşık 12.5:1.00 oranı ile en yüksek tork değerinin yakalanabildiğini göstermiştir. Ancak, bu oranın her iki yöne doğru aşırı değerlere gitmesi ciddi sorunlar yaratır. 16 - 17:00:1 değerlerinin yukarısına çıkıldığında, açığa çıkan aşırı ısı, piston, segman, sübap gibi hayati parçaların sıcaktan bozulmasına, hatta erimesine dahi yol açabilir. Yolda kalırsınız, faturası da affedersiniz kol gibi olur. Buna karşın, sürekli 9.00:1 seviyesinin altında çalışan motorlarda da, yanmaktan umudu kesen yakıt segmanların arasından süzülerek yağa karışır, yağın niteliğini bozar. Bu da zaman içinde artık damarlarında yağ yerine sütü bozuk bir sıvı dolaşan motorun helvasının çok vakitsiz bir zamanda yapılması anlamına gelir. Bu durumun da faturası omuz ile dirsek arasını hatırlatır insana. Ayrıca, içinde çok fazla yakıt bulunan aşırı zengin karışım, kısa bir süre içinde katalitik konvertörün de çanına ot tıkar. Katalitik konvertör gerçekten tıkanır, araç gerçekten isteksiz isteksiz gider yolda. Bu tür sorunların oluşmaması için, adına oksijen sensörü dediğimiz bir geribildirim düzeneği kullanılır. Oksijen sensörü, egzoz gazını motordan çıktığı noktaya yakın bir yerde, egzoz sistemi üzerinde bulunur ve saniyede en az on ölçüm yaparak sonuçları ecu'ya (beyin işte) bildirir. Oksijen sensörünün ölçtüğü, egzoz gazının içindeki oksijenin moleküler basıncıdır. (Moleküler basınç hacim ile değişmez de ondan). Sonra bu ölçümü anlaşılabilir bir hale getirmek için voltaja çevirir, ecu bu voltaj değerleri ile ilgillenir. Ecu da duruma göre enjektörlerin yakıt püskürtme sürelerinde mikrosaniye ya da milisaniye seviyelerinde düzeltmeler yaparak sistemin tasarım parametreleri içinde çalışıyor olmasını temin eder.
    3 points
  2. Cherkess

    Yağlama Sistemi Aldatmacası

    Sizin sistemi boğaz kelebeğine gidecek gibi emme manifoltuna vermişler. Boğaz kelebeğini bir temizletin ne halde olduğunu merak ediyorum. Bu arada yağlamada kullanılan o sıvının Kerosen olduğunu söylemiştik. Buyrun Kerosen neymiş ne işe yararmış öğrenin. Kerosen, genellikle sanayide kullanılan bir petrol türevidir. Kerosen halk dilinde gazyağı diye geçen maddenin daha gelişmiş ve içerik olarak süzülmüş olanıdır. 150 °C ile 270 °C arasında petrolün çok ince bir şekilde damıtılmasıyla elde edilir. Parlama derecesi 40 °C'dir. Petrol ürünleri içinde yer alan benzin, gaz yağı, motorin gibi yakıtların içinde bulunan parafin özellikle dizel araçlarda düşük sıcaklıklarda sıvı akışkanlığını donduracak kadar sıvılık özelliğini kaybeder. Bu açıdan uçak motorlarında dizel yakıt kullanılamamaktadır. Parafin dizel yakıta göre az oranda da olsa benzin içinde de bulunur. Bu açıdan çok düşük sıcaklıklarda sıvının akışkanlığını kaybetmemesi için kerosen kullanılır. Yanıcılığının yanı sıra düşük sıcaklıklarda sıvılık özelliğini kaybetmediği için %20 oranında hava taşıtlarında kullanılan yakıtların içine karıştırılır. Benzinden daha zor alev alır ama benzinden daha fazla da ısı verir. Yanma açısından çok ince olan kerosen saf hâlde kullanıldığında yarattığı aşırı sıcaklık ile motorun yanmasına ya da pistonların yatak sarmasına sebebiyet verebilir. Kerosenin parlama derecesi olan 40 °C'nin altında herhangi bir ateş temasında yanmamasından ötürü “Uçak yakıtı” olarak da kullanılmaktadır. Böylece herhangi bir kaza/kırım anında yangın çıkartma riski asgari seviyeye indirgenmektedir. Kerosen yakıtının donma noktası -47 °C ila -49 °C olduğundan dolayı, içerisinde su yoksa, benzin tank manifoldlarından donmadan kolayca motora akar. Kerosen yakıtı havacılık alanında “ JET-A1” yakıtı olarak da bilinir. Daha teknik bir ifadeyle günümüzde jet motorlu uçaklarda kullanılan kerosen yakıtının bilinen diğer adları “JET-A, JET-A1, JET-B, JP-4, JP-5, JP-7 ve JP-8”dir. Yakıtın birim hacminin kütlesine yakıt yoğunluğu denir. Yakıt yoğunluğu sıcaklıkla ters orantılı olarak değişmektedir. Deniz seviyesinde standart yakıt yoğunluğu: Metrik olarak 0,803 kg/l. İngiliz, Amerikan sistemine göre ise 6,70 Lb/US galondur. Kullanım alanları: Sanayide pas giderici, Bilimsel ve Endüstriyel Alanlarda, Japon sobalarında yakıt, Yapısı itibarı ile benzinden daha kalın olan bu yakıtın yanıcılığı benzinden daha fazla olduğu için benzindeki oktanı yükseltmek için de kullanılır.
    3 points
  3. MazdaClubTR

    Tork, Beygir Gücü ve Tork Eğrisi Nedir ?

    Tork (torque) deyince muhtemelen birçok kişinin aklına otomobillerle alakalı birşey gelir. Fakat bunun ne olduğunu tanımlamaya gelince bir çoğumuz zorlanırız. Ne olduğunu çok iyi bilmeme rağmen tarif ederken nasıl anlatacağımı şaşırıyorum. Öncelikle tork ve beygir gücü birbirine yakın iki terimdir ve torkun ne olduğunu anlayabilmek için beygir gücünün de tam olarak ne olduğunu bilmek gerekir. .Beygir Gücü Nedir? Bir otomobilin teknik özelliklerinde motoruna ait güç ve tork değerlerini görürüz. Buradaki güç, motorun beygir gücüdür ve Türkçesi BG olan HP (horsepower) birimiyle ifade edilir. 1 beygir: 75 kg’lık ağırlığı 1 sn’de 1 metre yukarı kaldırabilecek güç miktarı olarak tanımlanır. Bunun da yaklaşık 1 atın gücüne denk geldiği düşünülerek “beygir gücü” denilmiştir. Beygir gücü motora has değiştirilemez bir değerdir. Fakat otomobilin dynometer ile ölçülen beygir ve tork değerleri; aktarma organı, vites kutusu ve tekerlek çapı gibi etmenlere bağlı olarak farklılık göstermektedir. Yani beygir gücü yüksek, torku ise düşük olan bir motoru sadece dişli oranı ayarlarını değiştirerek bile tam ters karaktere büründürmek mümkündür. Bu nedenle beygir gücü ve tork çıplak bir motorda gerçek değerlerini ifade ediyor olsalar da, gücün yere iletilmesine kadar araya giren faktörler göz önüne alındığında sadece motora ait karakteristik bir veri olarak düşünülemez. Tork Nedir? Tork, motordan tekerleğe iletilen itme (dönme momenti) kuvvetidir. Birimi Nm (Newtonmetre)’dir. Halk ağzıyla otomobilin çekişi olarak da tarif edebileceğimiz tork, kamyon, otobüs, traktör gibi araçlarda çok yüksek değerler almaktadır. Bunun nedeni yük taşıyan araçlarda hız yapmaktan çok çekişe ihtiyaç duyulmasıdır. Aslında bu kavram fizikte dönme momenti olarak bilinen Kuvvet X Kuvvet kolu formulünden başka birşey değildir. Yukarıdaki resimde anahtarla somunun sıkılması gösterilmekte. Burada elle uygulanan kuvvet vida ile somun arasında vidaya paralel yönde bir gerilim ve dairesel yönde moment oluşturmakta. İşte bu momente tork denir. Anahtarın sapı ne kadar uzun olur ve ne kadar geriden tutulabilirse, somun o kadar kolay dönecektir. Otomobilin tekerleklerinde olan da bunu aynısıdır. Tekerleğin çapı küçültülürse tork yükselir ve daha ani tepki veren daha esnek bir sürüş karakteristiğine sahip olunabilir. Tabi bu durumda maksimum sürat düşecektir. Bir yerden kazanılırken bir yerden fire vermek gerekir, bu işin doğasında olan birşeydir. Torku ifade eden bir diğer oto terimi de esnekliktir. Aynı devir bandında torku yüksek olan otomobiller ara hızlanmalarda yani sollamalarda örneğin 60km/h hızdan 120km/h hıza ulaşmada daha başarılıdır. Bu da otomobilin esnekliği olarak tanımlanır. Torku yüksek olan bir otomobil özellikle rampa çıkarken fazla devir çevirmeye ihtiyaç duymadan hızını koruyabilir fakat torku az olan otomobil ivmesini koruyabilmek için vites düşürerek hızını artırmak zorundadır. Torkun yüksek olması için temel olarak motorun yanma odasında normalden daha kuvvetli bir yanma gerçekleşmesi gerekir. Aynı beygir gücüne sahip bir benzinli motor ile bir dizel motor arasında iki kat tork farkı oluşabilir. Dizel motorlarda yanma odasındaki sıkıştırılan yüksek basınçlı havanın içerisine yine yüksek basınçlı enjektörlerden yakıt püskürtülerek kuvvetli bir yanma elde edilir. Bunun yanında pistonun kurs içerisindeki hareket mesafesinin artması ve buna bağlı olarak piston kolunun uzaması gibi etmenlerden ötürü dizel motorların torkları yüksektir. Fakat dizel motorlar benzinlilere göre fazla devir yapamadıklarından hızlanma değerlerinde pek iç açıcı değerler elde edemezler yani sahip oldukları tork avantajlarını devir düşüklükleri nedeniyle kısmen kaybederler. Bu devir düşüklüğünün nedeni ise, yanma odasına püskürtülen mazotun odacığın belirli bir noktasından başlayarak yayılarak patlamayı oluşturmasıdır. Bu noktada patlamayı kuvvetlendirmek için enjektör basıncını artırarak yakıtı yanma odasına daha hızlı göndermekten başka yapacak fazla birşey yoktur. Benzinli motorlarda ise, birden fazla buji ile farklı noktalarda ateşleme sağlanabilmesinin yanında moleküller arası yanmayı hızlandırıcı partiküllerin yakıta eklenmesiyle yanma verimini artırmak mümkün olmaktadır. Yüksek devirli benzin motorları her halükarda en gelişmiş turbo dizel bir motordan dahi ivmelenme anlamında üstündürler. Fakat alt devirlerdeki ani hızlanma yetenekleri sayesinde günlük şehir içi kullanımda dizel motorlar çok keyifli sürüş dinamikleri sunarlar. Bunun nedeni elbette yüksek tork değerleridir. Torku yüksek olan bir aracın gaz pedalına basıldığında insanın sırtını koltuğa yapıştıracak bir hızlanma duygusu yaşatır ve bu da sürüşteki en önemli keyif faktörlerinden birisidir. Fakat hareketin devamında devirler arttıkça bu hissiyatı yaşamak pek mümkün değildir. Benzinli otomobiller ise daha doygun hızlanırlar. Bu nedenledir ki, drag yarışlarında dizel otomobiller genellikle tercih edilmemektedir. Bir otomobilin vites kutusunda, daha fazla tork üretmesi veya daha fazla hız yapması arasında tercih yapılabilir. Bu konuda güç ve tork değerleri binek otomobillerde birbirine yakın değerlerde tutulurken örneğin bir jipte tork yönüne kaydırılmıştır. Misal bir binek otomobil 130 HP güç, 160 Nm tork değerine sahipken aynı motorun kullanıldığı bir jip 100 HP güç, 280 Nm tork değerine sahip olabilir. Burada beygir gücü değişmezken kullanılan şanzıman oranlarına bağlı olarak torkta farklılık görülmektedir. Benzer şekilde tekerlek çapı büyük olan traktör gibi araçlarda torkun yüksek olması gerekir çünkü tekerlek çapı büyüdükçe motorun çekişi düşer. İlave olarak motor tipi de tork açısından önemlidir. Sıra tipli motorlar güç üretmeye odaklı olarak üretilirken V tipli motorlar çekişin fazla ve sürekli olması istenen yerlerde yaygın olarak kullanılır. Tork Eğrisi Otomobilden anlayanların baktığı en önemli ve en iyi yorumlanması gereken teknik veri tork eğrisidir. Aşağıda Volkswagen markasına ait 1.4 TSI ve 1.6 FSI motorlarının tork eğrileri karşılaştırılmalı olarak verilmiştir. Grafiği yorumlarken ilk başta şu temel bilgiyi bilmek gerekir: “Bir motorun tork eğrisi ne kadar düz bir çizgi şeklinde ilerliyorsa, motor o kadar verimlidir.” Motorun verimli olması kullanılan yakıttan minimum ısıl kayıpla optimum kazanç elde edilebildiği anlamına gelir ki, bu bir motor için en belirleyici kalite faktörlerinin başında gelir. Grafikteki her iki motor da benzinlidir. 1.4 litrelik TSI motor 1500 devir seviyelerinden başlayarak 3500 devre kadar aynı tork değerini koruyabilmiştir. Bu demektir ki otomobil bu devir bandında kendinden beklenebilecek en atak(esnek) sürüşü mümkün kılıyor. 1.6 litrelik FSI motor ise, maksimum torkunu 4000 devirde üretmiş ve bu devirden sonra 6300 devirlere kadar fazla bir şey kaybetmeden çekişini korumuş. Atmosferik bir motor için güzel bir değer fakat 4000 devire kadar otomobilin uyuşuk bir tavır sergilemesi hem şehir içi yakıt ekonomisi hem de sürüş keyfi açısından kötü bir durum. Bu motordan performans alınabilmesi için yüksek devirde kullanmak şart, bu da çok yüksek ısıl kayıplarla beraber verimsizliği ve yüksek yakıt tüketimini beraberinde getirir. Peki bu durumda 1.4 TSI motor harika mı? Tabiki değil; onun da 3500 devirden sonra aniden nefesi kesilmeye başlıyor ve FSI motor kadar yüksek devirle motoru çeviremiyor. Sonuç olarak rampada TSI motor FSI’ya rahatlıkla toz yutturacak ve kıyas götürmez şekilde performansını gösterecektir. Düz yolda ise FSI motor, TSI’yı hem hızlanma değeri olarak hem de maksimum sürat anlamında ya geride bırakacaktır. Ama yakıt ekonomisi ve sürüş keyfi açısından TSI motorun tercih edilebilirliği daha fazla. FSI motorun eğrisi grafiğin hiçbir yerinde düz bir çizgi olarak ilerlemediğinden zaten ilk bakışta çok başarılı olmadığı anlaşılıyor. Bu grafikte kırmızı çizgiyle gösterilen TSI motor tork anlamında da güçlü zaten ama bazı grafiklerde tam tersi olur ve eğri tepe gibi olan mavi grafik kırmızının üzerine çıkar. İşte o durumda da düz ilerleyen grafiğe sahip aracı tercih etmek daha mantıklı olacaktır. Maksimum torku az olsa da o torku değişken devir aralığında sürekli üretebilen motor daha başarılıdır. Kaynak : Bilgiustam.com
    2 points
  4. Mazda_Ozan

    Mazda 3 70.000 Bakımında Fahiş Fiyat

    Şimdi bu konuya verdiğiniz örnek bir kere emsal değil, Birinde Mazda'yı temsilen aracınızı bilen tanıyan deneyimli ustalar aracınıza bakım yapıyor ve muhattap olunan yer Mazda. Takılan her parça 2 yıl garantili oluyor. Türkiye'nin neresine giderseniz gidin takılan bu parçalarla ilgili herhangi bir durumda size en yakın servisten hizmet alabiliyorsunuz. Sizin yaptırdığınız yerde muhattap olunan yer malının arkasında duran Gebze'de Durmus(yada durmuz). sizce eş değer mi ? Aracın motoruna herhangi birşey olduğunda Gebzeli durmuş motorunuzu yaptırıyor mu ? Arkasında duruyor mu ? sanmıyorum. Yetkili servis bakımlı demek işte böyle birşey demek.
    2 points
  5. NoooFearrrr

    Mazda3 205 55 16 yerine 205 50 17

    Taban ebatı aynı kaldığından hiçbir sıkıntı olmaz, sadece hafif esneme azalacaktır yani biraz konfordan feragat etmiş olursunuz, onun dışında hiçbir sakıncası yok, ayrıca jantı büyütünce illa arabayı yere basmak zorunda değilsiniz, görüntü daha hoş durabilir bu ebatta.
    2 points
  6. thebaylo

    Mazda 3 70.000 Bakımında Fahiş Fiyat

    İşçilik tartışılmaz derecede fazla. Eğer aracın garantisi bitmiş ise böyle rutin bakım gibi çok büyük ustalık gerektirmeyen işleri sanayide kendi kontrolümüz altında yaptırmak en mantıklısı. Bende servisten parçalarımı aldım sanayide ustama taktırdım. Motor yağı değişimi, şanzıman yağı değişimi, filtrelerin tamamı, 4 fren balatası değişimi, boğaz kelebeğini temizledik sökmeden, 2 adet balata spreyi kullandım ve 100 Tl verdim. Kaliteli lastik servislerinde rot+balans 50tl. Parça fiyatı olarak polen filtresi hariç diğer parçalar normal. Bende mazda 6 için orjinal aldım 75 tl ama 25 Tl lik yan sanayi üründen çok da farklı değildi.
    2 points
  7. Mehmet Özdemir

    Mazda Fotoğrafları

    Bütün kırmızılar toplandık
    2 points
  8. Mazda3Barisss

    Skyactiv Mazda3 1.5 120 Hp Otomatik Yakıt Verileri

    yol bilgisayarı sıfırlanıp cruise control 90 km hızla 60 km sonunda yakaladığım değer
    2 points
  9. Cherkess

    Katkılı LPG - Gazın Zararları

    Arkadaşlar LPG montajı yaptırdığım yerde gördüğüm bir fotoğrafı paylaşmak istiyorum çoktandır aklımdaydı gidip fotoğrafı çekmediğime pişman olmuştum en sonunda hafta sonu yeniden kalibrasyon yaptırırken aklıma geldi de çektim sizlerle paylaşmak boynumun borcu. Bu resimdeki görüntü üstte katkılı LPG yi sürekli kullanmış ve arıza çıkarmış bir regülatörün görüntüsü altta da hiç katkılı kullanmamış bir aracın regülatörünün açılmış halinin görüntüsü. Daha önce LPG ile ilgili konularda bahsetmiştim bir kaç kere şu an Euro LPG olayından dolayı Aygaz mahkemelik olmuş satışı durmuş durumda diye de duydum. 1000 litreye 75 litre kadar bir katkı koyuyorlar bu katkı resimde gördüğünüz zitfimsi kalıntıyı regülatörde bırakıyor bu görüntüdeki madde motorun yanma odalarında da yanamadan kurum ya da kalıntı bırakıyor olması da kaçınılmazdır. Araçlarımıza hepimiz değer veriyoruz yağın en iyisini filtrenin orijinalini parçanın orijinalini kullanıyoruz yakıtında kalitelisini yakmak istiyoruz tabi. Katkılı LPG leri de kaliteli sanıp alan bir çok üyelerimiz de vardır mutlaka onların daha da dikkat etmesi gerekiyor. Bu katkıyı sadece Aygaz kullanmıyor tabi katkılı olduğunu bildiğiniz diğer markalardan da uzak durursanız iyi olur. Çünkü bütün firmalar aynı tankerden gazı alıp istasyona götürüp orada kendi markalarıyla satış yapıyorlar. Büyük firmalar ise kendi tanklarına götürdüklerinde bu katkıyı katıyorlar 1000/75 küçük bir rakam gibi gelebilir ama adamlar Allah bilir kaç bin litre satıyor ve akıl almaz kara geçiyorlar bu katkıyla. Onun için bu katkılı gazlardan kullanan arkadaşlar normal gaz kullanmaya başlayarak araçlarının ömrünü uzatabilirler zaten biliyoruz ki LPG araçlarımızın tabiatına aykırı ve uzun vadede de zararlı bir yakıt bari bu uzun dediğimiz vadeyi kısaltmayalım diye bu bilgiyi sunmak istedim. Saygılarımla. Not: Bu konu benim tarafımdan daha önce www.subaruclubtr.com da paylaşılmıştır. Oradan alıntıdır.
    1 point
  10. ulaş

    1. Nesil Mazda 3 Otomatik Şanzıman Sorunu

    selamlar arkadaşlar 8 ay önce 2006 mazda 3 aldım. arabayı aldığımdan beridir 140 dan fazla gitmiyor. 140 kadar da çok zor cıkıyor. arac lpg li. fakat hem lpg de hem benzinde bu durumu yapıyor. Gereken her şeye baktırdım en son olarak şanzumandan kaynaklanabileceği söylendi. çok anlamam ama arabanın motorunda bir sorun olmadığı motordan şanzumanla alakalı olarak tekerleklere yeterınce güç gitmediği belirtildi. Bu yüzende yeterli güçe ulaşılmadığı söylendi. ekspertiz raporunda ki verileri yazabilirim. ölçülen max. motor güçü 40,8kW 55,5 hp hesaplanan max. motor güçü 41,3 kW 56,2 hp (4195) aktarma organlarındaki kayıp güç 16,4 kW 22,4 hp (163 km/h) ölçülen max. motor torku 212,9 Nm 1221 rpm hesaplanan max. motor torku 216,7 Nm 1221 rpm hesaplanan max. tekerlek güçü 31,6kW 43 hp veriler bunlar eğer bu verilere dayanarak bir şanzuman hatası varsa bildiğiniz iyi mazda3 şanzumancı var mı? şimdiden teşekkürler
    1 point
  11. Geçtiğimiz günlerde Özgür'ün ( Redstone78 ) Yağlama Sistemi Aldatmacası isimli konusu sonrasında bir araştırma yapma gereği hissettim. Aslında belki çok daha önceden yapıp bazı bilgileri paylaşmamız gerekiyordu ama demek ki bir sebep gerekiyormuş.Konuyu araştırmaya başlayınca işin LPG'li Mazda araçlarının da karşılaştığı problemlerden olan sübap probleminin de çok güzel açıklamalarına rastladım. Bunlardan bir tanesini sizler için zamanım el verdiğince çevirip sizlerle paylaşmaya devam edeceğim. Valf - Sübap Nedir ? Valf Yatağı Resesyonu veya Sübap Yatağı Erimesini tam anlamak için öncelikli olarak Valf (Sübap) teriminin doğru anlaşıldığından emin olmalıyız. Motor sübapları birbirinden tamamen ayrı iki parçadan oluşurlar. Birincisi sübap kafası ve gövdesi, ikincisi de yatağı veya bagası. Bir çoğumuz sübap kafası ve gövdesine bakıp bunu sübap / valf olarak adlandırır ama gerçekte bu sadece parçalardan biridir. Bu ayrımı yapmak önemlidir zira isimden de anlaşılacağı gibi Valf Yatağı Resesyonu veya Sübap Yatağı Erimesi gerçekte sadece yatakta yani baga da gerçekleşir, sübap kafası ve gövdesinde değil. Valf Yatağı Resesyonu veya Sübap Yatağı Erimesi Nedir ? Valf Yatağı Resesyonu veya Sübap Yatağı Erimesi sübap yatağının silindir kapağına doğru eriyerek deforme olmasıdır. Resimde soldaki deforme olmuş sağdaki ise normal sübap yatağını göstermektedir. Bu oluştuğunda sübap kafaları ve gövdesi deforme olmuş bagadan sebep güçlü sübap yayları tarafından yukarıya çekilir. Bunu sübapların kendini ayarlaması olarak açıklayabiliriz. Bunun sonucu olarak sübaplar yukarıya o kadar çok çekilir ki normalde sübap iticilerimin eksantrik ile arasında olması gereken boşluk sıfıra iner. Sübapların doğru kapanması için normalde bu ikisi arasında belirli bir açıklık olması gerekir. Bu ikisi arasında hiç boşluk bulunmaması, egzantrik milinin sürekli iticiye değmesine ve bu sebeple sübap ile yatak arasında sürekli bir açıklık bulunmasına yol açar. Bu da sübabın tam kapanmasını engeller ve kompresyonun düşmesine veya sıfırlanmasına , sonuç olarak da motorda ciddi güç kaybına sebep olur. Peki buna neler sebep olur. Bunun sebeplerini 3 bölüme ayırabiliriz ; Baganın ısı altında yumuşaması ( Brinelling ) Erozyon Mikro kaynak Unutmamalıdır ki motorun hangi yakıt ile çalıştığından bağımsız bu üç etken sürekli aktifdir. Isı Altında Yumuşama ( Brinelling ) Bunu en basit şekilde bir demirci ustasının demire şekil vermek için elindeki demiri kor hale getirip döverek rahatça şekillendirmesi diye açıklayabiliriz. Erime ısısına yaklaşan her metal daha kolay şekil değiştirmeye meyleder. Bu da daha fazla ısının her metali şekil değiştirmeye daha çok meyilli hale getirdiği anlamına gelir. Silindirli motorlarda sübap kafaları demirci çekicinin yerini alır yani sürekli sübap yataklarını yani bagaları döverler. Demirci Ustasında olduğu gibi sübap yataklarına uygulanacak fazla ısı bu etkiyi ve dolayısı ile deformasyonu hızlandırır. Burada tek etken ısı değildir. Aynı zamanda çekiçin yani sübap kafalarının ağırlığı da önem taşır. Motor tasarımcıları bu etkiyi azaltmak için sübapları mümkün olduğu kadar hafif yapmaya çalışsalar da yeterince sert olması gereken bu parçada çok da seçenekleri yoktur. Motor tasarımcıları bunu sübap sayısını arttırarak çözmüşlerdir. Sanıldığının aksine sübap sayısının arttırılması motorun daha rahat "nefes" almasını sağlamak değil, sübap kafa ve bagalarına uygulanan kuvveti bölerek azaltmaktır. Erozyon Erozyon hangi yakıtı kullanırsanız kullanın kaçınabileceğiniz bir durum değildir. Bu tamamen mekanik bir sonuç olduğu için bunu durdurmanın tek yolu sübapların hareketini, sübap başlarının dönüşünü durdurmaktır. Sübap başları kendi çevresinde döndüğü zaman basitçe karşı karşıya kaldıkları metallerin sürtünmesi sonucu sert olan yumuşak olanı daha çok etkileyecek şekilde aşındırır. Bu problemi çözmek için motor tasarımcıları çeşitli yöntemler kullanır. En çok kullanılan yöntemlerden birisi birbirine ters sarmala sahip iki yay kullanmaktır. Birbiri içine geçen iki yay kullanıldığı için döndürme kuvvetleri her halukarda eşit olmayacağından dönüş kaçınılmazdır ama oldukça aza indirilmiştir. Buna kısmi bir çözüm de sübap başı ve yataklarının yağlanmasıdır. Erozyona uğrayacak maddeleri yağladığımızda her iki yüzeyden de daha az molekül aşınır. Bunu sağlamak için eskiden benzine kurşun eklenirdi çünkü kurşun yukarıda bahsedilen yağlamayı sağlar, aşınmayı azaltırdı ama günümüzde kurşunsuz benzin sebebi ile bu avantaj da gitmiş durumda. Mikro Kaynak Metalurji bize birbirine benzeyen iki temiz yüzeyin temas ettiği süre ne olursa olsun yapışmaya meylettiğini göstermiştir. Temas ettikleri süre ne kadar uzarsa ( motorun çalışmadığı süre ) ,yüzeyler ne kadar temizse ve metaller ne kadar birbirine benzerse mikro kaynak daha çabuk oluşacaktır. Birbirine kaynamış yüzeyler birbirlerinden çekildiğinde her iki yüzeyden de moleküller koparak hasar verir. Bu olay sürekli gerçekleşirse sübap başı ve yatağı artık tam kilitlenemeyip yakıtı sızdırmaya başlayacaktır. Bundan korunmanın veya gecitirmenin en kolay yolu her iki yüzeye biraz "kir" eklemektir. Burada kir yani iki yüzeyi birbirinde ayıran şey yağ olabilir, bir çeşit cila veya boya olabilir, hatta bazı yakıtların yanması sonucu oluşan kurum da olabilir. Açıktır ki benzin ve dizel gibi yakıtlar yandıkları zaman bolca kurum üretirler ama şu da kesindir ki LPG bunlara göre çok daha temiz bir yanma sağlar ve karbon artığı bırakmaz. Yanmanın temiz olması da mikro kaynağı teşvik ederek oluşturduğu zararı hızlandırır. Neden Bazı Motorlar Diğerlerine Nazaran Daha Çok Etkilenir ? Yukarıdaki faktörler anlaşılırsa bir motoru benzin ve LPG ile çalıştırma arasında iki fark olduğu anlaşılır. Mikro kaynak İşin özü, sübap aşınması LPG kullanıldığında daha temiz bir yakıt olması sebebi ile biraz daha hızlı gerçekleşecektir. Mikro kaynağı önleyecek bir kir veya kurum bulunmamaktadır. Bu durum sizi endişelendirmesin, bunun etkisi gerçekten çok düşüktür. Burada konuştuğumuz sübap hayatı hala aracın kendi hayatından daha fazladır. Mikro kaynak az da olsa kaçınılabilir. Çelik sübaplara karşılık Stellite ( Kobalt - Krom karışımı ) sübap yatakları iyi bir çözüm olabilir. Bu savaş meydanındaki bir diğer silah da yakıt katkılarıdır. Bunlar çoğunlukla hafif yağlar olarak ortaya çıkar. Doğru bir dozajda uygulanırsa sübap başklarını ve yataklarını yağlayarak erozyonu ciddi anlamda önleyebilir. Uygulandığında kurumun yerine alarak mikro kaynağı da engelleyecektir. Bu çok küçük miktardaki püskürtmeler sübaplarda çok az da olsa bir soğutma etkisine de sahip olacaktır ama bu göz ardı edilecek kadar azdır. Burada önemli bir uyarı yapmak istiyoruz. Modern motorlarda aşırı uygulanan Sübap Koruyucu karışımlar egzoz emisyonunu olumsuz yönde etkiledeiği gibi katalitik konvertöre zarar da verebilmektedir. Sübap Başı ve Yatağının Çalışma Isısı LPG hakkında en çok duyacağınız yanlış bilgilerden birisi LPG'nin daha sıcak çalıştığı yönündedir. Bu bir şehir efsanesidir. LPG aynı miktarda benzinin sadece %85 i kadar ısıl değere sahiptir. Bu sebeple aynı miktar LPG'den elde edilebilecek ısı benzinin en fazla %85 i kadar olacaktır. Yalnız LPG kullanıldığında eksik olan bir faktör vardır - püsküren ıslak benzinin sübaplar üzerindeki soğutma etkisi. Buharlaşan benzin buğusu sübapları hafifçe soğuturken LPG benzinin sahip olduğu soğutma etkisine sahip değildir. Bunun bir sonucu olarak LPG'nin daha fazla sübap ısısı üretmesini beklersiniz ama biraz yukarıda açıkladığımız gibi durum böyle değildir. Yukarıda açıkladığımız gibi benzinin sadece %85 i kadar ısıl değere sahip olan LPG'nin soğutma dezavantajı düşünüldüğünde aslında iki şekilde motorun az çok aynı ısılarda çalıştığı söylenebilir. Eğer sübap sıcaklıklarında bir artış olursa bu sübap yataklarında ısı altında yumuşama riskini arttırarak bu iş için çok yumuşak olan sübap yataklarındaki bozulmayı attıracaktır. Bu etkiden en çok zarar gören motorlar Ford ve Honda'nın bazı motorları, tüm Jaguar ( aslında hepsi Ford'dur ) ve tüm Subaru motorları olmasına rağmen aslında günümüz motorlarının %90 ı sorunsuzdur. Hangi motorlar LPG dönüşümü için en az uygun olanlarıdır ? LPG dönüşümü için en kötü motor kötü tasarlanmıiş yumuşak sübap yataklarına sahip olanlardır. Bunlar ısı altında yumuşama ve sürtünmeye sert olanlar kadar kolay direnemezler. Birbirine yakın metallerden yapılan sübap başı ve yataklarının da kolay etkilendiği bilinmektedir. Sübap başı ve gövdesinin ağırlığı da en az sertliği kadar önemlidir. Silindir başına 4 sübabı olan motorların 2 taneye sahip olanlardan daha dayanıklı olduğu bilinmektedir. Tabii burada bahsi geçen sübap yatakları yumuşak ise herhangi bir faydası olmayacaktır. Sert Sübap Yataklarına Sahip Olan Motorlar Etkilenir mi ? Hasar her türlü yakıtta meydana gelebilir. Eğer yanlış yakıt hava karışımı uygulanması ( özellikle fakir karışım ) sebebi ile bir motor daha yüksek ısılarla çalışmaya zorlanırsa sübaplar aşısı ısınır ve sübap yataklarında ısı altında yumuşama çok daha hızlı bir şekilde gerçekleşir. İster LPG ister benzin olsun motora doğru bir karışım vermek çok önemlidir. Sonuç olarak Bu olayda tüm suçu LPG ye atmak doğru olmayacaktır. Eğer bir motor kurşunsuz benzinle sorunsuz bir şekilde tasarlanmışsa LPG de de hiç bir ek problem olmadan çalışacaktır ve unutulmamalıdır ki yukarıda bahsi geçen tüm etkenler kurşunsuz benzinde de geçerlidir, özellikle de motordaki paçalar maliyeti azaltma yönünde tasarlandıysa Kesin olan bir hakikat vardır ki tüm motor sübapları kullanılabilir ömürlerinin sonuna gelecektir. Ne kadar sert yataklar , birbirinden farklı maddelerden yapılıp daha uzun süre dayansa da hiç bir şey sonsuza kadar sürmez. Son olarak tüm modern LPG sistemlerinin aracın benzin karışımını dikkate aldığı düşünülürse fakir karışım veren bir motorua takılmış olan LPG sistemine de aynı veriler aktarılacağından kendisine iletilen bilgiyi kullanan LPG sistemi sorumlu tutulamaz. Bu direk olarak bir bakım problemidir, LPG değil. Steven P. Sparrow BSc (Hons) Şubat 2008 Link to original article http://www.go-lpg.co.uk/VSR.html Önemli Not : Terimlerin , kavramların tercümesinde, kelimelerin kullanılmasında var olduğunu düşündüğünüz hatalar için lütfen bilgi verin, ilgili değişiklikler yapalım. makale yi okumak için buraya tıklayın
    1 point
  12. Cherkess

    Yağlama Sistemi Aldatmacası

    Arkadaşlar eskiden LPG Başlıklı bölüm vardı şimdi tapatalktan bulamadım o yüzden sohbet kısmına açıyorum sıkıntı varsa mod lardan ricamdır konuyu taşısınlar. Gelelim konumuza malumunuz bu fiyatlarla dizel araç almak zor benzine de güç yetmiyor. Alternatif yakıtımız da bor ya da elektrik olmadığı için mecburen LPG ye yöneliyoruz. LPG yi de araçlarımıza Verdiğimiz Kıymet bazında iyisinden sıkıntısız kit markalarından seçiyoruz. Bir de bu konudaki hassasiyetimizi suistimal eden haysiyetsizler mevcut. Peki nasıl oluyor bu iş derseniz başlıktan da anlaşılacağı üzre yağlama denen kandırmaca ile yapılıyor. Bu sistem motor ve LPG mantığını bilen Kişilerin aldanmayacağı ama bilmeyenlerin balıklama atlayacağı bir sistem. İddiaları şu şekilde aracın yanma odasına LPG ile aynı anda bir şişe ya da tüpten bir hortum yardımıyla yağ gönderiliyor ve bu yağ subapları yağlayarak Ateş'ten koruyor ve motor ömrünü uzatıyor. Gayet mantıklı değil mi? Peki aklınıza hiç şu sorular geliyor mu? -Öncelikle sistem test edilmiş mi? (Falancaya filancaya taktık hiç sıkıntı yaşamadılar diyecek ustanız buna cevaben) ama öyle değil iki tane 0 km araç alınıp ikisine de LPG bağlanıp biri yağlama sistemli diğeri normal olarak 100,000 km kullanılıp motor açılıp karşılaştırma yapılmış mı? -sistemin bir animasyon bile olsa detaylı anlatımı var mı? -Bu yağ bir tane hortumla damlatılıyor hangi silindire gideceğini nereden biliyor şayet o kadar basit bir şekilde silindiri buluyorsa neden manifoltu delik deşik edip 4 tane ve ya motora göre daha fazla enjektör takılıyor şayet yağ yolunu bulabiliyorsa gaz da bulur enjektöre de gerek yok. -Peki bu yağın içeriği nedir nasıl oluyor da yanmıyor. Piyasada bulunmayan ama bildiğim en dayanıklı yağ bakır yağı denen Avrupa da kullanılan 1500 santigrat dereceye kadar dayanıklı ve Sıvı değil gres kıvamında bir yağdır. Onun harici LPG yanarken Açıkta 900 derecelere kadar çıkar silindir içinde daha da yüksektir bu ısı o ısıya nasıl dayanacak ve asıl muamma milisaniyelerle tetikleme yapan enjektörlere bu yağ damla damla nasıl yetişiyor. Diyorlar ki 10,000 km de bir yağ dolduruluyor hazneye o zaman da bu yağ koruma yapamayacak kadar az damlıyor doğal olarak şayet koruyorsa tabi. - peki bu yağ nedir? Cevabını ben vereyim adı KEROSEN yani japonların kullandığı soba yakıtıdır. Inanmazsanız bir mendil batırıp çakmak çakabilirsiniz. Yağlama sistemi olayı ayrıca hassastır o yağın bir vana ile kısılıp açıldığını da incelerseniz görebilirsiniz. Yağın dozu bir kaçarsa o motoru da en kısa zamanda kucaklarsınız. Peki ne yapılmalı? En temizi para varsa en baştan Çelik subap taktırırsınız ya da vakti geldiğinde Çelik subapla değiştirirsiniz. Zaten LPG hem kiti hemde subapları bir kaç yılda yaptığınız km ye bağlı olarak amorti edebilen bir sistemdir. Ayrıca adam gibi montaj düzgün bir kit ve düzgün kalibrasyon ile uzun yıllar sağlam binersiniz merdiven altı diye tabir edilen yerlerden sakınırsanız referansı sağlam bir ustaya iş yaptırırsanız sıkıntı yaşamanız pek mümkün değildir.
    1 point
  13. İlhan

    Mazda CX-3'ün Liste Satış Fiyatları Belli Oldu

    Şakkaaaa, şakkaaaa Kulaklarımı çınlatmayın sakın. Konuyu daha sonra, başlık adını değiştirerek. Mevcut bir mizah konusu ile birleştireceğim.
    1 point
  14. rockhount

    Mazda 3 70.000 Bakımında Fahiş Fiyat

    Artık bir çaresine bakacağız.10.000 km daha rahatım en azından
    1 point
  15. xendaba

    Skyactiv Mazda3 1.5 120 Hp Otomatik Yakıt Verileri

    Sanırım motor Gelişimi ve Yakıt tasarrufu daha çok şehiriçi yakıtta etkili oluyor uzun yolda benzer veriler Alman'ın sebebi bu sanırım, uzun yolda 5 altına inmiyor hiçbir motor ( spesifik atmosferik başka varmı bilmiyorum ) Ortalama 5-6 arası uzun yol Şehiriçinde farkı yakalıyor Ben uzun yolda 4.9 gördüm ama yani kasa kasa gidince normal gidince sakin 5,5 civarları oluyor arabada
    1 point
  16. 1 point
  17. oguzhan89

    Mazda 3 70.000 Bakımında Fahiş Fiyat

    Sanayide usta bulmak mesele derdini anlatmak saglam iscilik almak dolandirilmamak vs vs bir suru negatiflik var önceden 206 aracimin hava filtresi polen filtresi yag değişimi hatta balata spreyini vs vs ivir zivirini kendim yapip alip öyle gidiyordum bakimlari yari yariya uygun halen getiriyordum yetkili servisi birakmak yerine sizde bu şekilde yapabilirsiniz
    1 point
  18. yusuf Dinç

    Mazda 3 70.000 Bakımında Fahiş Fiyat

    Geçenlerde dizel aracıma 100.000 bakımı yaptırdım. Kayışlar falan ağır bakım ve ekstra olarak 2 amortisör değişti. 2700-TL tuttu ve indirimle 24000-TL ödedim. Eski aracım Jetta da aynı işlemi sanayide yaptırdım ve totalde 3000-TL ödemiştim. 3 ay sonra baskı balata elimde kalmıştı.
    1 point
  19. SeymeN67

    Mazda3 205 55 16 yerine 205 50 17

    17 jant her ne kadar görsel açıdan göze hoş gözükse de konfor açısından hiç iç açıcı değil. Bozuk yollarda bu gayet güzel hissediliyor. Birde 16" ve 17" lastik arasındaki fiyat farkları zorlamaz diyorsan.. Bence konfor açısından en güzel lastik ebatı 195 65 15
    1 point
  20. rockhount

    Mazda 3 70.000 Bakımında Fahiş Fiyat

    Kusura bakmayın ben Mazdaya biniyorum diğerleri beni alakadar etmez.Bu arada verdiğiniz örneklerde parça fiyatlarından bahsediyorsunuz.Ben parçası pahalı demedim zaten. Renonun 60,000 bakımına gelince. Clio dediğiniz araba zaten bir çuval civata.Allah bilir kaç tane parçası değişiyor 60,000 de.Söyledim söylüyorum ve söyleyeceğim Mazdanın parçası pahalı değil.Verdiğniz parayı sonuna kadar hak ediyor çünkü zaten oldukça uzun ömürlü.Ustalık gerektiren işçiliğe 1000 tl yazarsınız gözüm görmez ama yetkili servisseniz 3 kuruşluk işe 5 kuruş yazacaksınız 20 kuruş değil.
    1 point
  21. Cherkess

    Yağlama Sistemi Aldatmacası

    Bir de bu konuya göz atın isterseniz. Yağlama yüzünden piston eriten Forester konusu olmuştu bir de. http://www.subaruclubtr.com/4212/lpg-yaglama-sistemine-sahip-olan-arac-sahiblerine-dikkat/
    1 point
  22. muhendisxy

    Mazda 3 70.000 Bakımında Fahiş Fiyat

    Arkadasım gecen gun Mazda 3 aracımı 40000 bakımına soktum malum canakkalede oturduğum ıcın parçaları ben sıparıs ettım. Yan sanayı olarak Polen fıltresı :20 (Aslında hıc bır fark goremedım) Yag fıltresı 10 tl Hava fıltresı 15 tl Bir tek hava fıltesı bıraz faklı ıdı ama tam oturdu. Kargo dahıl hepsı 50 tl ye geldı. Bunun dışında Mobil 5w 30 tam sentetık 7 lt yag aldım kargo dahıl 100 tl ye geldı. İşçilik 40 + cam suyu + motor temızlıgı ıc - dıs yukama ıvır sızıvırı = 50 tl odedım. Totalde : 200 tl ye mal ettım. 3 lt kalan yagımıda motorsıkletlerım var onlarda kullanıyorum Parca sıparısı ıcın İST - gebze de durmus Orkun adında birisi var. mazdacı durmuz fıltrelerı satıyor tel yazayım 0535 230 5020 Guvenılır bırısı malının arkasında Bu arada mazda 3 lerde polen fıltrelerı ıkı yada uc cesıt ona dııkat edın arkadaşlar benım kı buyuk model dı.
    1 point
  23. nsbtl

    3. Nesil Mazda3 Ufak Ayrıntılar - Gizli Özellikler

    3. nesil Mazda3 Power modelinde farlar 'Auto' durumunda ve sadece LED farlar yanık iken (gündüz olmasından bahsediyorum:) vites boşta veya park halinde el frenini çektiğimde LED farları araç kapatıyor. Yoğun bir trafikteydim vitesi boşa almıştım i-Stop çalışsın diye, o sırada el frenini çekip rahat edeyim dedim. Önümdeki arabanın yansımasından LED farlarımın kapandığını gördüm. Gerçekten enteresan bir detay, el freni arabayı azıcık tuttuğu an LED farlar kapanıyor, çok ince ayarlamışlar, doğrusu beni çok şaşırtmıştı
    1 point
  24. mimar2125

    Yağlama Sistemi Aldatmacası

    Bugün fırsat bulursam gideceğim ustanın yanına. Boğaz kelebeğini bir açtıralım bakalım. Fotoğrafını paylaşırım burada. Aklıma takılan acaba bu kerosen yerine motor yapı 5w 30 kullanılabilir mi? yoksa sistemi tamamen devre dışı bırakıp benzinin LPG ye belli bir devirden sonra katıla miktarını tekrar kalibre mi edilmeli? Boğaz kelebeğinden emme manifolduna gidiyor demişsiniz o zaman sadece emme subaplarını yağlıyor ekzos subaplarına bir faydası yok. Doğru mu anladım acaba? internette dolanırken şöyle bir şey gördüm. Ürünün içeriği belli değil ne yağı olduğu falan sadece Landirenzo Subap Yağlama olarak geçmekte. http://www.lpgyedekparca.com/landirenzo-subap-yaglama-sivisi-urun865.html Bu firmayı aradım oradaki bir ustayla konuştum. Ustanın Söylediği şu, 1000 de 1 ihtimal işe yarar. dakikada 2-3 damla yakıtla beraber gidiyor. zaten yağ girdiği an yanıyor subaplara bir faydası olmuyor. birde şöyle bir animasyon yapmışlar http://www.flashlube.com/en/products/electronic-valve-saver-kit-series-2.html
    1 point
  25. Mazda_Ozan

    Mazda 3 70.000 Bakımında Fahiş Fiyat

    Valla 175 tl fazla gelmiş olabilir fakat burada sanayi ile değil, diğer markaların servis fiyatlarıyla kıyaslamanız daha mantıklı olurdu. Sonuçta yetkili servislerde fiyatlar belli. Mazda, Renault'tan bile daha uygun fiyat yazıyor . Bana 2004 model Clio Hb 60.000 km bakımı için Renault Detay 1600 tl bakım ücreti çıkardı. Öpün başınıza koyun bence.. Megane ın balata fiyatları Mazda 3 ün balata fiyatından pahalı. Mazda 3'te 80 tl olan balata Megane'da 120 tl bunun gibi pek çok örnek var. Volkswagen, Honda, Nissan, Opel hiç bahsini bile açmıyorum. Polen filtresi 20 binde bir değişiyor. Balata spreyi ve Rot Balans ektra, buradaki normal bakım fiyatı 335 tl. Bunlarla beraber 497 tl olmuştur. Şimdi soruyorum 10.000 bakımını 335 Tl ye hangi yetkili serviste yaptırabiliyorsunuz ?
    1 point
  26. Mazda_Ozan

    Mazda3 205 55 16 yerine 205 50 17

    Biraz yükselir , ama yakışır. Fakat araç daha sert olur. Belki yol tutuşuna faydası olur fakat konfora asla..
    1 point
  27. Mursel_Balci

    Katkılı LPG - Gazın Zararları

    Ben 3-4yıldır milangazdan alıyorum sıkıntı görmedim hiç.
    1 point
  28. Cherkess

    Renault Çok Yol Almış

    Satış olarak almış bence de? Nerde bir clio sümbül görsem içinden ya reprezant ya da şirket çalışanı çıkıyor malum en çok satılan filo arabası reno da. Ayrıca Mercedes ile Anlaşması'na değinmeyi unutmuştum gecen olay yukarıda bahsedilen durumdaki gibi reno mercedese motor veriyor ama sadece küçük Hacim dizel motor veriyor reno da dci Merso da cdi aynı motor sonuçta. Ama bunu nasıl oldu da verdi derseniz reno mercedesten kendi ürettiği reno kamyonlar için kamyon motoru talep etti çünkü çok maliyetli bir iş ve Mercedes yıllardır üretiyor ancak reno altından kalkamıyordu bu işin mercedesten talep etti. Mercedes ise VW nin passat ve jetta gibi LÜKS (!) Sınıf araçlarına C serisini rakip gösterecekti ancak ona da küçük hacim dizel lazımdı malum VW nin motor gamına herkes yetişemez. Hele ki japonların daha yeni küçük hacim dizele geçmeleri dizel otomatiklerinin ise 2.0 la Başlaması gibi durumlar söz konusuyken ve mazda da bu motor gamını PSA dan motor alarak genişletmeye çalışmışsa işimiz var japoncular olarak. Neyse vesselam reno Mercedes akrabalık bağlarını birbirlerine kız vererek perçinlediler. Kasa mercedesten motoru reno dan küçük hacim dizel motorlu C serisi ve reno nun Tr de pek tutmayan ama Avrupa da bayağı sattığı Mercedes motorlu tır ve kamyonları ile anlaşmaları devam ediyor. Mercedes Lan reno motoru var gidip C serisi almam diyerek gözden düşmeye devam ederken Reno da aynı Şahıslar Tarafından Vay anasını Reno Mercedese motor veriyor demekki sağlam motor yapıyor diyerek Reno da saman çöpü gibi milletin gözüne girerek yol almış oluyor böylece.
    1 point
  29. Mersinden_Ersin

    Mazda3 205 55 16 yerine 205 50 17

    Benim de geçiş yapmak istediğim boyut, ikinci nesil ise mirai donanımlı araçların fotoğraflarına bakın (bir tane satış bölümünde var) onlarda bahsettiğiniz ölçüde lastik mevcut.
    1 point
  30. Zealot

    Mazda3 205 55 16 yerine 205 50 17

    bu ebatta lastik jant takabilirsiniz. hiçbir problem olmaz. kötü de durmaz. şekilsiz de olmaz. güzel bir jantla çok da güzel olur. harika olur. aracın üzerindeki jant+lastik kombinasyonunuzda sadece jantın çapının 2.5 cm daha büyük olup lastiğin çapının 2.5cm daha küçük olduğunu düşünün. böyle bir sanal görüntü hazırlayan web siteleri var ama gerek bile yok inanın.. sadece güzel bir jant seçin. mümkünse de hafif olsun. yeni lastik alırken ucuz lastik almayın. ekonomik tüketim verilerine sahip ve sessiz bir lastik alın. pişman olmazsınız
    1 point
  31. zaten böyle bi kanı var. üst devirlere çıkma sebebiniz güç almak olduğu için, bari benzine de alın. tam güç olsun.. öte yandan 3500 - 4000 devir üstüne benzinlede lpg ile de hiç çıkmazsanız, muhtemelen subaplarınız zor eskiyecektir..
    1 point
  32. Kazasker

    91 Mazda 626 Ayna boyama + Ayna altı ışıklandırma

    güzel olmuş. gaza getiridn şimdi beni. önümüzdeki h.sonu yine dolu. hay aksi
    1 point
  33. Kazasker

    91 Mazda 626 İç kapı açma kolu aydınlatması

    güzel olmuş elinize sağlık. kısmetse bende yapacağım ilerde
    1 point
  34. Mehmet Özdemir

    91 Mazda 626 Ayna boyama + Ayna altı ışıklandırma

    Oğuzhan sen biraz formdan düştün abim. Mürsel hocam yürüdü gitti
    1 point
  35. oguzhan89

    91 Mazda 626 Ayna boyama + Ayna altı ışıklandırma

    Abi beni cok özendiriyorsun 626 ya ek güzellikler yapmaya emeginize sağlık
    1 point
  36. rockhount

    Mazda 3 70.000 Bakımında Fahiş Fiyat

    Şimdi şöyle acıklamaya calısayım.Ilk olarak rot balans ayarini kendim talep ettim.Dikkat ederseniz onun fiyatını ayrı tuttum acıklamada.kdvsiyle beraber 9p civarında tutuyor.Dısarıya göre pahalı olsa da bu fiyatı kabulleniyorum.Benim esas elestirdiğim konu yukarıda anlatmaya calıstıgım toplamda 206 tl tutan iscilik.Bu fiyata normal diyen arkadaslar kusura bakmasın.Islemler bir araba üzerinde yapilan en basit iscilik kalemleri hicbir ustalik ve garanti de gerektirmiyor.Tekrar soyluyorum rot balans islemi bile kendi basina sadece isciliktir.Bu parcalari orji al olarak disaridan ayni fiyata bile alsam rot balans haricindeki iscilik kalemleri 30/40 tl civarındadır.Söyle olsa anlarim.Benim calistigim labarutuvardaki cihazlarin bakimona gelen servis sadece bakim isciligi icin 1000 dolar alir.Cunku o cihaza bakacak adam yurt disinda egitim alir ve Turkiyede bir elin parmagi kadardir.Yani yaptigi isi yapabilmesi ciddi bir alt yapi gerektirir.Burada servis karmasik maharet gerektiren bir is icin 1000 iscilik yazsa asla sözünü etmem.Ama serviste 2 gün calısan bir adamin bile yapabilecegi en basit islemler icin bu para alın teri karsılığı falan değildir.Yapılan hicbir isleminde garantisi falan yoktur ki fazla ödedim ama icim rahat diyebileyim.
    1 point
  37. Mehmet Özdemir

    Renault Çok Yol Almış

    Gerçekten çok yol almış Şaka maka bu kapı açma kolunu hatırlayan var mı?
    1 point
  38. NoooFearrrr

    Mazda 3 70.000 Bakımında Fahiş Fiyat

    Parça fiyatları için bişey diyemem ama en son rot balans ayarını , elektronik son sistem bir makinayla lassa bayiinde 4 tekerleğe toplamda 40 tl ödemiştim, bahsettiğiniz işlemlerinde toplam servis ücreti 50 tl yi geçmez.
    1 point
  39. Selman

    Mazda 3 70.000 Bakımında Fahiş Fiyat

    Burada önemli bir nokta şu, siz rot-balans yapılmasını istediniz mi? Yoksa rot-balans 70 bin bakımı için standart mı? Bilmediğimden soruyorum. Şundan dolayı soruyorum, ben bir kere servise rot-balans fiyatını sordum, geçmiş gün yüksek bir fiyat söylediler, yaptırmadım, lastikleri değiştirirken lastikçide çok uygun bir fiyata yaptırdım. Servislerin bu tür ücretleri yüksek olabiliyor, parça ve işçilik saat ücretleri standart, faturanızı rot-balans şişiriyor.
    1 point
  40. godless commie

    Hava Yakıt ( Benzin veya Dizel ) Karışımı - Stokiyometri

    Hava ile benzin karışımının ideal oranı 14.7:1.00 şeklindedir. Bu oran ile elde edilen bir yanma olayında ortaya mavi alev çıkar. Bu da hem artık yakıtın kalmadığı (tüm yakıtın yanıp kullanılarak enerjiye dönüştüğü), hem de yanma olayından nasibini alamamış oksijen moleküllerinin kalmadığı anlamına gelir. Alev kırmızılaştıkça yakıtın fazla, açık sarı ile beyaz bir renk aldıkça da oksijenin fazla olduğu anlaşılır. Hal böyle iken, stokiyometri sadece motorun yük altında olmadığı ya da yükün çok az olduğu sabit devir durumlarında tercih edilir. Güç istenilen durumlarda, stokiyometrik orandan daha fazla yakıt gerekir. Burada amaç ortamda yanabileceğinden daha fazla yakıt bulundurarak detonasyon (yanma işleminin istenmeyen bir noktadan, istenmeyen bir zamanda başlama eylemi) önlenmesi ile birlikte açığa çıkan ısının kontrol altına alınmasıdır. Diğer bir deyişle; gaz verilip yük altında devri yükselmekte olan bir benzinli motorda bu oran bir anda 14.7:1 civarından 12.5, hatta 11.00:1 seviyelerine çıkar. Yapılan testler, yaklaşık 12.5:1.00 oranı ile en yüksek tork değerinin yakalanabildiğini göstermiştir. Ancak, bu oranın her iki yöne doğru aşırı değerlere gitmesi ciddi sorunlar yaratır. 16 - 17:00:1 değerlerinin yukarısına çıkıldığında, açığa çıkan aşırı ısı, piston, segman, sübap gibi hayati parçaların sıcaktan bozulmasına, hatta erimesine dahi yol açabilir. Yolda kalırsınız, faturası da affedersiniz kol gibi olur. Buna karşın, sürekli 9.00:1 seviyesinin altında çalışan motorlarda da, yanmaktan umudu kesen yakıt segmanların arasından süzülerek yağa karışır, yağın niteliğini bozar. Bu da zaman içinde artık damarlarında yağ yerine sütü bozuk bir sıvı dolaşan motorun helvasının çok vakitsiz bir zamanda yapılması anlamına gelir. Bu durumun da faturası omuz ile dirsek arasını hatırlatır insana. Ayrıca, içinde çok fazla yakıt bulunan aşırı zengin karışım, kısa bir süre içinde katalitik konvertörün de çanına ot tıkar. Katalitik konvertör gerçekten tıkanır, araç gerçekten isteksiz isteksiz gider yolda. Bu tür sorunların oluşmaması için, adına oksijen sensörü dediğimiz bir geribildirim düzeneği kullanılır. Oksijen sensörü, egzoz gazını motordan çıktığı noktaya yakın bir yerde, egzoz sistemi üzerinde bulunur ve saniyede en az on ölçüm yaparak sonuçları ecu'ya (beyin işte) bildirir. Oksijen sensörünün ölçtüğü, egzoz gazının içindeki oksijenin moleküler basıncıdır. (Moleküler basınç hacim ile değişmez de ondan). Sonra bu ölçümü anlaşılabilir bir hale getirmek için voltaja çevirir, ecu bu voltaj değerleri ile ilgillenir. Ecu da duruma göre enjektörlerin yakıt püskürtme sürelerinde mikrosaniye ya da milisaniye seviyelerinde düzeltmeler yaparak sistemin tasarım parametreleri içinde çalışıyor olmasını temin eder.
    1 point
  41. godless commie

    Rot Ayarı Nedir?

    Rot ayarının tanımının “ayar” sözcüğünün farklı uygulamalarını da kapsayacak şekilde yapılması en sağlıklı yaklaşım olacak galiba. Bu bağlamda rot ayarı, kara taşıtlarının tekerleklerinin birbirleri ve üzerinde bulundukları yüzey ile olan geometrik ilişkilerini, bu ilişkilerin belirli amaçlar doğrultusunda optimize edilmesini ifade eden bir uzlaşmalar bütünüdür. İşin uzlaşma kısmına girmek için biraz erken henüz. Bir de, bu tanımı sadece otomobillerle kısıtlamak en iyisi, çok dallanıp budaklanmayalım. En basit hali ile, sıradan bir oyuncak otomobili ele alalım. Dört tekerlek var, dördü de zemine 90 derece açı ile temas ediyor, aynı aks üzerinde olanlar birbirlerine paralel, aynı tarafta olanlar ise birbirlerine tamı tamına hizalanmış durumda. Hayat bu kadar basit. Değil! Gerçek hayat dinamik değişkenlerle dolu da, ondan değil. Viraja girerken dış kısımda kalan ön tekerlek üzerinde büyük bir yanal yük oluşur. Bu yük o tekerleği dışarı doğru bükmeye, kanırtmaya çalışır. Tekerleğin şaseye hareketli bağlantı düzenekleri ile tespit edilmiş olması da böylesi bir kanırtmaya izin verir. (Burada mümkün olduğu kadar kafa karıştırıcı değişkenleri ayıklayarak, sadece temel ögeleri ele almaya çalıştığım unutulmasın lütfen.) Şimdi, bu dışarı doğru kanıran tekerlekteki lastiğin tabanının sadece dış kısmı yüzey ile irtibat halindedir, bu da tutunma dediğimiz o çok önemli özelliğin içine eden bir durum olur, siz direksiyonu çevirisiniz, araç viraja girmek yerine yarıçapı belçika kadar olan bir eğri çizmeye çalışır aklınca. Bu ve bunun gibi trajik durumların engellenmesi için yukarıda sözünü ettiğim geometrik ilişkilerin hesaplanması ve uygulanması gerekir. Burada toplamda 3 farklı değer vardır ki, bunları çoğu kişi ezbere bilir: toe caster camber thrust angle (üç deyip dört yazdığımın farkındayım, bir sebebi var.) Toe, aynı aks üzerindeki tekerleklerin birbirleri ile olan paralellik ilişkilerini açıklar. Eğer birbirlerine paralel konumdalar ise, toe 0 olur, bu kadar basit. Tekerleklerin ön kısımları birbirlerine daha yakın ise (kayak öğrenirken yapılan kar sapanı gibi, ama o kadar abartılı değil) toe eksi değerde olur ve sıfırdan ne kadar saptığını ifade edecek şekilde mm ya da inch şeklinde, ya da sıfır açısı ile yaptığı açı şeklinde ifade edilir. Dışarı bakıyorsa da tam tersi olur, artı değer verilir. (Çoğu kez kafa karıştırmamak adına + ya da - kullanılmaz, içeri ya da dışarı denir.) Bunlar genellikle küçük değerlerdir, en fazla 2-3 mm civarında oynarlar. Toe ayarı bir aracın düz çizgiden ne şekilde sapacağını belirleyen, diğer bir deyişle dönmeye nasıl başlayacağı konusunda kişiliğini belirleyen ana unsurdur. Bir araç, doğru toe ayarı ile çok kıvrak ya da çok hantal hale getirilebilir. Yaygın inanışın aksine, arka tarafında kamyon dingili gibi yekpare bir aks olan ilkel araçlar haricinde, tüm araçlarda toe ayarı hem ön, hem de arka tekerlekler için söz konusudur. Arka toe ayarı çok baba bir konudur, aracın kişiliğini değiştirebilirsiniz, o derece. Genel bir kural itibarı ile üreticiler, arkadan çekişli araçlarda toe içeri, önden çekişlilerde de toe dışarı yaklaşımını benimserler. (detaya girmiyorum, ağırlık dağılımından moment’e, initial bite’dan positive deflection’a kadar yazarsam, burada sabahlarız ). Üreticilerin en kolladığı nokta, sattıkları ürünün “bu araba adam öldürür” şekline kötü bir şöhrete sahip olmaması, lastiklerini ve yakıtını mal bulmuş gibi har vurup harman savurmamasıdır. O yüzden, toe ayarını araç çok kıvrak olmayacak şekilde belirlerler. Sırası geldi, iki kavram daha var: kafadan kayma ve kıç atma. Bunlara bu işin icat edildiği dilde sırası ile understeer ve oversteer deniliyor. Birincisi, siz direksiyonu kırdığınızda aracın nazlanarak dönmesi, ya da düz çizgiden ayrılmak konusunda daha isteksiz davranması, ikincisi de, yine direksiyonu kırdığınızda aracın dönmek konusunda aşırı istekli davranması şeklinde açıklanabilir. Yarış çevrelerinde understeer için virajdaki iç bariyere kafadan girmek, oversteer için ise aynı bariyere aracın dışarı doğru savrulan kıçı ile toslamak da denir. Haa!, bunun arası yok mu? var… Orası nirvana işte, ama üretici ortalama sürücünün kontrol kaybetme riskini almaz, basar understeer ayarını. Arka tekerleklerin toe ayarı da mühim demiştik, bu ayarı seri üretimde kullanan ilk marka, Honda oldu. Daha doğrusu, Honda’nın yurdum dahilinde mevcut bulunmayan üst markası Acura’nın seksenli yılların sonlarında piyasaya sürdüğü NSX modeli. Arka tekerleklerde çok az içeri toe, aracın yol tutuş karakteristiğinin içine bir kutu çatapat atıp fitilini de yakar. O ne kıvraklıktır, o ne kararlı bir viraj başlangıcıdır, o ne güzel bir yol tutuşudur, deneyen bilir, ama işin dezavantajı da var. O kısım sonra. Uzlaşma kısmı da sonra demiştim ya, dezavantajlar da orada olacak. İşin komik tarafı da, toe en önemli unsurdur, ama toe ayarı en son yapılır. Her şey biter, sonra toe için kollarınızı sıvarsınız. Gelelim caster açısına. Bunu anlatmak kolay değil. Bir bisikletin ön çatalını düşünün. Tekerlek, bu çatal ile bisikletin kendisine belli bir açı ile tespit ediliyor. Şimdi, bu çatalı alın, arkaya bakacak şekilde ters döndürün kafanızda. Tıpkı bir alışveriş arabasının tekerlekleri gibi olsun mesela. Bu çatal – ya da dikme öne doğru açı yaptığı için, tekerlek düz çizgiden saptığında ilk konumuna getirmeye çalışacaktır. Çevirdiğiniz direksiyonu bıraktığınızda kendi kendine toplamasının geometrik açıklaması da tam budur işte. Camber ayarının asıl amacı, sürüş kolaylığı ve emniyettir. Diyelim ki yan yoldan ana caddeye çıktınız, o direksiyon kendisini toplamaz ise en dış şeritteki araca giydirme olasılığı yüksek olacaktır. Caster'in var oluş nedeni bununla kısıtlı değildir sadece. Düz yolda aracın kararlı seyir etmesi, aklına geldiği gibi sağa sola sapıtmaması da kısmen caster açısının marifetidir. Caster açısının da getirdiği dezavantajlar var, ona da sıra gelecek. Gelelim camber açısına… tanımın açılışını dış ön tekerleği dışa kanırdığı için virajda abukluk yapan bir örnek ile yapmıştım, o ruhla devam edelim. At, bisiklet, koşan insan, kayakçı ve daha niceleri iş dönmeye gelince içe doğru yatarlar. burada hem zemine binen yüklerin vektörel bileşenleri, hem de merkezkaç kuvveti devreye girer. ama önemli olan o vektörel bileşenlerdir. Biz de, dönmeye çalışan bir aracın dışarıdaki tekerleklerini içeri yatırabilirsek, hem yük binmesinden dolayı meydana gelen kanırmayı telafi ederiz, hem de o merkezkaç ilkesi ile ortaya çıkan "G" yükünü zemine daha başarılı bir şekilde aktarabiliriz. Bunu elde edebilmenin en kestirme yolu da tekerleklere üst kısımları içe doğru bakacak şekilde bir açı vermektir. Bu sayede viraja girmeye hazır olurlar. (burada işi basit tutmak adına daha fazla ayrıntıya girmiyorum. ayrıntıya sonra gireceğim.) Camber açısı da, statik halde iken yere 90 derece ise 0 derece olur. Tekerleklerin üst kısımları içe bakıyorsa negatif, dışa bakıyorsa da pozitif camber açıları elde edilir. Genel bir kural vardır: arka tekerleklerin negatif camber açısı, önlerden daha az olur. Bunun nedeni de, asıl dönme yükünü ön tekerleklerin çekiyor olması, fazla arka camber açısının düz çizgi kararlılığına olumsuz etkisi, lift over steer, throttle steer gibi bu tanım çerçevesinde fazla egzotik kalacak unsurların da hesaba katılmasıdır. Geriye thrust angle kalıyor. İtiş açısı diye bir tarafımdan sallayarak çevireceğim bu unsur, bu tanım dahilinde açıkladığım ve yer veremediğim tüm geometrik ve dinamik unsurların bir araya geldiğinde, aracın ivmelenmesi sırasında düz çizgi kararlılığını ne şekilde etkileyeceğinin ifadesidir. Gaz verince düz mü gider, sapar mı sorusunun cevabıdır. İki dingilin paralellik ilişkisi, diferansiyelin nerede ve açık mı kilitli mi olduğu, açık diferansiyelde hangi tarafa aktarma önceliği verildiği, aracın önden mi arkadan mı çekişli olduğu, sürüş yüksekliği, süspansiyon karakteristikleri vs. thrust angle üzerinde şu veya bu şekilde etkisi olan unsurlardır. Bu konuda mutlak bir değer olmadığı gibi, araçtan araca değişiklik gösterebilir ve kabul edilebilir bir açı aralığı da vardır. Buraya kadar her şey güzel, ama hala buzdağının görünen kısmının dörtte birini kapsıyor. Bu değerlerin kararlaştırılmasındaki en büyük unsurlardan biri, lastik ömrünün azamiye çıkarılmasıdır. Evet… adam otomobil üretip dünya paraya satıyor, ama sen o araç ile mekanik özelliklerini sonuna kadar zorlayıp viraja giremiyorsun. Yoksa, o lastikler üç ayda kabak gibi olur. Tüm dünyada, bu değerlerin lastik ömrüne bağlı kalmadan hesaplanıp optimize edildiği seri üretim otomobil sayısı iki elin parmaklarını geçmez. Sağır, can sıkıcı ve heyecansız otomobil üretimi esastır. Diğer önemli bir unsur da, işin dinamik boyutudur. Araç yüklendiğinde, (pazar günü kaynananızı gezdirdiğinizi düşünün ), fren yapıldığında, viraja girildiğinde, tümsekten geçerken, hızlanırken, süspansiyon boyu sürekli değişir. Tekerlekler aşağı yukarı hareket ettiğinde bu açılar sapıtır, bazı durumlarda istenmeyen sonuçlar doğurur. Örneğin; ön süspansiyon sıkıştığında (burnun alçalması gibi düşünün) toe açısı arzu edilenin çok ötelerine geçebilir (bump steer demeye çalışıyorum burada), bu da fren altında viraja giren bir aracın bir anda çok acaip davranmasına yol açabilir. Ya da, caster açısı gereğinden fazla olabilir. Bu aracı düz yolda tutar da, bu sefer direksiyonu çevirmek için daha fazla çaba gerektirebilir. Camber açısı çok nazlıdır. Süspansiyonun hareketine göre birkaç derece birden değişebilir bir anda. Yanlış camber açısı gibi aşırı toe açısı da lastikleri kısa sürede haşat eder. Tercih edilen sürüş yüksekliği, fabrikanın verdiği ayarların artık anlamsız hale gelmesine, uygulanamaz hale gelmesine, uygulanabilse dahi işe yaramamasına yol açabilir. En önemli değişkenlerden biri de lastiktir. Değişik karakterli lastikler mevcut ayarlarda radikal değişikliklerin yapılmasını gerektirebilir. İşte bunar hep dezavantaj ve uzlaşma durumları… İdeal ayarların bulunması için izlenecek en sağlıklı yol ise zahmetlidir. Önce ne tür bir süspansiyon kullanacağınıza karar verirsiniz. Sonra bir adet pyrometer edinirsiniz. Pyrometer, lastiğe temas ederek sıcaklığını ölçer. Aracın sürüş yüksekliği için gerekli ayarları yaparsınız. kullanacağınız lastikleri seçersiniz. Kaba bir ayar yapıp, geniş ve düz bir mekan bulursunuz, bu mekanda sprey boya ile yaklaşık 30 metre çapında bir daire çizersiniz. Bu çizgiyi takip ederek kontrolü kaybetmeyeceğiniz en yüksek hızda en az 5 tur atarsınız. Durup hemen inersiniz, dört lastiğin zemine basan kısımlarında, iki kenar ve tam orta olmak üzere üçer sıcaklık ölçümü alırsınız. Aynı işlemi ters tarafa dönerek yaparsınız. Burada amaç; lastiğin sırtının mümkünse tümünün zemin ile temas etmesini sağlamaktır. En iyi yol tutuşunu bu şekilde elde edersiniz. Sıcaklık ölçümleri de size lastiğin neresinin zemin ile temas içinde olduğunu ve ilerleme açısının doğru olup olmadığı hakkında etraflıca bilgi verir. Bu bilgilere dayanarak kendi toe, caster ve camber değerlerinizi hesaplayabilirsiniz. Bubba Racing’den Mclaren’e kadar herkes böyle yapıyor bunu. Ben fabrikanın yazdığı değerleri unuttum bile. Çok sevdiğim ve işini aslanlar gibi yapan bir yer buldum, senelerdir tüm değerleri güzelce kağıda basıp yanımda götürüyorum, adamlar ben aracın içinde oturup çayımı içerken milimi milimine ayar yapıyorlar. Çayımı başka yerde de içerim ama, ayar yapılırken sürücü koltuğundaki o 80 kg önemli. Yolda boş gitmiyor araç, di mi?
    1 point
  42. EMRbrc2144

    Skyactiv Mazda3 1.5 120 Hp Otomatik Yakıt Verileri

    sanırım başardım
    1 point
  43. M.E.G

    Skyactiv Mazda3 1.5 120 Hp Otomatik Yakıt Verileri

    Bu değerleri ben eski mazda3 AT' de de (2006) yakalıyordum. 90'a sabitleyerek gidiş dönüş 5.3 görmüşlüğüm bile vardır. Katalog verisi 6.4 idi.
    1 point
  44. Bikes44

    2014 Skyactiv Mazda3 Test Ve İzlenimler

    Yeni Mazda3 hakkında gördüğüm en kapsamlı teknik dökümanlar. Daha önce paylaşıldıysa özür, ben siteyi yeni gördüm http://www.ototest.tv/yeni-mazda-3-hb-ve-sedan-hakkinda-tum-detaylar-teknik-ozellikler/
    1 point
  45. İlhan

    Mazda Fotoğrafları

    Polonezköy buluşmasından bir kare. Mazda Mx-5 Aşkına Kırmızı Olsun, Üç Kuruş Fazla Olsun.
    1 point
  46. Mehmet Özdemir

    Mazda Fotoğrafları

    Cosmopolitan dergisinin bu haftaki kapağı
    1 point
  47. berkemurat

    Mazda3 90000 km Bakımı

    Selam arkadaşlar bugün aracın 90.000 km bakımını yaptırdım. Yapılan işlemler aşağıda yer almaktadır. Mazda Yetkili servisi ( İstanbul ) 1- Park ampülü 2.2 TL. 2- Motor Yağı 104 TL. 3- Sarf Malzeme 9.5 TL. 4- Conta 2.8 TL. 5- Yağ Filtresi Kartuşu 11 TL. 6- Buji Takımı 24 TL. 7- Polen Filtresi 45 TL. 8- Hava Filtresi 37 TL. 9- Bakım İçciliği 123 TL. Toplam: 358,5 + % 18 KDV. Genel Toplam: 422 TL. dir. bilgilerinize
    1 point
This leaderboard is set to Istanbul/GMT+03:00
×
×
  • Yeni Oluştur...