Lider Tablosu

Gerek markanın tarihinde gerekse de sınıfında yepyeni bir dönemin başlangıcını temsil eden Yeni Superb, bugüne kadar geliştirilen en iyi Skoda modeli olarak iddiasını İstanbul Autoshow da gösterdi. Türkiyede ilk kez İstanbul Autoshow 2015 fuarında ziyaretçilerle buluşan Skoda‘nın “amiral gemisi” Superb, markanın mükemmeliyetçilik anlayışının yeni simgesi olarak büyük bir beğeni topladı. Yüce Auto Skoda Genel Müdürü Tolga Senyücel, fuarda yaptığı açıklamada “Skoda’nın 2012’den bu yana her 6 ayda bir yeni veya yenilenmiş model çıkarma sözünü tutarak değişim sürecini kesintiye uğratmadığını“ belirterek “Bu sayede Skoda markasının Türkiye’de satılan model yelpazesinin neredeyse tamamı yenilendi. Bunun ödülünü ise markamıza sürekli artan ilgiyle ve satışlarımızla alıyoruz. Yenilenmenin en büyük adımı olarak her açıdan fark yaratacak Superb ve dinamik tasarımlı Fabia öne çıkan modellerimiz. 2015 hedeflerimizi onlarla birlikte 16 bin 500 adede ve hatta daha yukarıya çekebiliriz. Kısa bir süre önce satışına başlanan yeni nesil Fabia ve Ağustos’ta Türkiye yollarına çıkacak Superb markamıza dinamizm katarak yeni müşterilerle de tanışmamıza vesile olacak“ dedi. Ağustos ayından itibaren Türkiye yollarına çıkmaya başlayacak üçüncü nesil Skoda Superb, markanın değişen yüzünün en önemli göstergelerinden biri olarak kabul ediliyor. Skoda mühendislerinin büyük titizlikle geliştirdiği yeni Superb, mükemmel tasarımı, ince detayları, rakipsiz iç mekan genişliği ve teknolojik donanımlarıyla sınıfında yeni bir çığır açmaya ve daha üst basamakları tırmanmaya hazırlanıyor. Lüks ve Ferah İç Mekan Yeni Superb, modelin geçmiş nesillerine de damgasını vuran “genişlik“ kavramını bir üst noktaya taşıyarak, adeta “kendi sınıfını“ yaratacak. 4861 mm (+28 mm) uzunluğa, 2841 mm (+80 mm) dingil mesafesine sahip Superb’in yüksekliği de, eskisine göre 6 mm artışla 1468 mm’ye çıkarıldı. Yeni Superb, 1864 mm (+47 mm) ile aynı zamanda sınıfının “en geniş” otomobili oldu. 980 mm baş ve 157 mm arka diz mesafesine sahip Superb sedan, önde ve arkada oturanlar için ferah bir iç mekan sunarken, 584 litrelik bagaj hacmiyle de rakipsizliğini sürdürüyor. Yeni nesil Superb Türkiye’de ağırlıklı olarak 1.4 lt TSI (125 ve 150 PS) benzinlinin yanı sıra 1.6 lt (120 PS) dizel motor seçenekleriyle satılacak. Daha fazla güç ve performans isteyen müşteriler için 2.0 lt TDI (190 PS) dizel motor hem önden çekişli hem de 4×4 çekiş seçenekleriyle öne çıkıyor. DSG çift kavramalı otomatik vites kutusu seçeneğinin de yanında, tüm motorlarda Start-Stop ve enerji geri kazanımı sistemleri de yer alacak. Yeni Superb, motor seçeneklerine bağlı olarak önceki nesline göre yüzde 30’lara varan oranlarda daha az yakıt tüketiyor. KAYNAK : otopark.com

O motoru 2014 manuel Passat'ta kullandım, 250Nm de tork var. Ankara-Mersin yaptım araçla. 1500 küsür kg olması lazım aracın. Evet benim 3 kadar iyi uzamıyor, şekline ve pahasına göre ağır kalıyor ama yetiyor uzun yolda falan. Tork sağolsun rampada da üzmüyor ama şehir içi ani hızlanmalar biraz can sıkıyor Aletin 6. vitesi oldukça uzun oranlıydı, 2000 devirde 120 kmh ile ilerliyordu ki Mazda 3'te bu 108 kmh. Konya düzlükleri sağolsun otoban hızlarında sürdüm aracı ve yakıt tüketimi 6-6.5 lt/100 km civarıydı, aynı koşullarda 3 de hemen hemen aynı yakıyor. Ancak uzun oranlı 6. vites ve ağırlık-güç değerleri sebebiyle 6. viteste araç çok ağır hızlanıyor, 5 e çekip sollayıp 6'ya attırıyor sürekli. Sürüş keyfi, direksiyon hissi falan yalan. Highline donanımlıydı araç. İlk baktığınızda şekilli, konforlu falan ancak bir süre sonra şişirme olduğunu hissettiriyor, parasının konforu yoktu araçta. Bir de hafiften ticarette sivrilmiş tipler falan aldığından, gereksiz premium havası basıldığından gıcığım Passat'lara, keza yanına yaklaşmadan ayırt edemediğim Jetta'lara da. Şurada güzel bir testi mevcut http://www.otopark.com/2014/08/19/volkswagen-passat-tdi-comfortline/ Eski Superb de burada http://www.otopark.com/2014/08/19/skoda-superb-1-6-tdi-elegance/ D sınıfı 1.6 motor tarafı sıkıntılı. Benzinde turbo falan çözebiliyor ama dizelde performans beklemek zor. Ancak uzun yol yapanlar için 1.6 dizel seçeneği oldukça ekonomik olduğundan bu tür eksilerine katlanmak gerekiyor. Bu kafada sıfır araç alacak olsam -ki almam, alamam- tercihlerim arasında ya Mondeo (sürüş, şekil) ya da Superb (genişlik, konfor) olur. Belki Volvo tarafına da bakabilirim. Yeni Passat ve Superb de 120 bg dizel makina kullanılacak, bir nebze olsun iyileşecektir performans ancak D sınıfının hakkı 2000 motor dizeldir benim gözümde. Honda 1.6 160 bg dizel makina yapıyor, eğer ki Accord'la falan getirirlerse o motoru ve de araç yeterince konforlu olursa bizim memlekette bayağı iyi satar. Otomatik tarafında da ZF9HP şanzıman kullanıyor zaten Honda, henüz çok yeni ama muhtemelen gayet iyi bir şanzıman olacak.

Skoda Superb 1,4 LT Otomatik Ve Manuel Teknik özellikler 1.4 TSİ 150 BG ACT Motor: 1.4 TSİ 150 beygir 250 nm tork (turbo benzinli) Şanzıman: 6 ileri manuel Performans: 0-100 km/s: 8.6 saniye – Maksimum hız: 220 km/s Yakıt Tüketimi: Ortalama / Co2: 4.8 lt / 112 g/km Boyut: Uzunluk / Yükseklik / Genişlik: 4861 mm / 1468 mm / 1864 mm Bagaj Hacmi: 625 lt Boş Ağırlık: 1395 kg 1.4 TSİ 150 BG ACT Motor: 1.4 TSİ 150 beygir 250 nm tork (turbo benzinli) Şanzıman: DSG Performans: 0-100 km/s: 9.0 saniye – Maksimum hız: 220 km/s Yakıt Tüketimi: Ortalama / Co2: 4.9 lt / 114 g/km Boyut: Uzunluk / Yükseklik / Genişlik: 4861 mm / 1468 mm / 1864 mm Bagaj Hacmi: 625 lt Boş Ağırlık: 1425 kg

Ben bu testi yapan adamı bir güzel dövsem. Sonra elini ayağını bağlayıp, o göstermedikleri Mazda logosunu çift taraflı bantla alnına yapıştırsam. Sonra TRT binasının önüne, sırtında kocaman Mazda CX-3 yazısıyla bırakıp kaçsam çok mu abes olur. Ama bu testten daha abes olmaz herhalde.

Dün Istanbul Autoshow 2015'te gerçekten keyifli bir gün geçirdim diyebilirim kendi adıma. Randevulaştığımız ve sürpriz olarak karşılaştığımız arkadaşların hepsinin ortak noktası Mazda standı idi. Gökhan, Foti, Yunus, Ufuk ( Zealot ), Lütfi ve ben randevulaşmıştık. Buna EVO'dan Cem , siteden Serkan da orada eklendi. Bir ara Burçin ile de karşılaştık gezinirken Mazda oldukça geniş bir stand kiralamış ve tercih olarak sadece kırmızı araçları seçmişti. Mazda'yı en güzel gösteren renk olduğunu düşündüğüm için ben şahsen yadırgamadım ama renk çeşitliliğini tercih edenler de aksini düşünebilir. Standın ortasındaki yükseklikte dönen bir Mazda MX-5 ve Mazda CX-3 standı ikiye ayırıyordu. ( Daha önceki arkadaşların da dediği gibi Mazda MX-5'in prototip seviyesine yakın olmasından dolayı içini göremedik ve egzoz çıkışı gibi bazı noktaları garipsedik. Gerçek paketi görüp karar vermek daha doğru olacak) Karşıdan bakınca bu yüksekliğin solunda Mazda3'ler ve Mazda MX-5 şase - şanzıman iskeleti, sağda Mazda CX-3, 2015 Mazda 6 ve 2015 Mazda CX-5 bulunuyordu. İşin gerçeği ilginin yoğunluğu sağdaki üçlüye olunca standın diğer ucu biraz üvey evlat muamelesi görüyor gibiydi. Mazda CX-3'ü özellikle detaylı inceledik. 1.78 civarında bir boyum olduğunu düşündüğümüzde ön koltuğu kendi konforuma göre ayarlayınca arka koltuk diz mesafesinde ön koltuk ile 3-4 cm yer kaldığını, beni sıkıştırmadığını söyleyebilirim. Aracın önceden açıklanan verileri göze alındığında, sınıfının diğer araçları ile karşılaştırıldığında çok dar olduğunu düşünmüyorum. Bence ne çok dar ne çok ferah, olması gereken seviyede bir genişliği var. Dış görünümü ve teknik özelliklerini kıyasladığınızda sınıfında Istanbul Autoshow 2015'te gerçekten ön plana çıktığını söylersek yalan olmaz. Benim gözümden kaçmadı ise fuarda 1.5 dizel, otomatik ve 4x4 tek araçtı. Fiyatları da beklenen seviyelerde açıklandığına göre araç temininde sıkıntı yaşanmazsa satış rakamlarını ciddi arttıracağını düşünüyorum. Zaten Mazda yetkililerinin dediğine göre kaporası ödenmiş 400 e yakın araç olduğu düşünülürse ciddi bir satış hali hazırda yapılmış durumda. Merak edenler için de son bir detay, araçlar Haziran'ın ortasına doğru bayilere gönderilmeye başlanmış olacak deniliyor. 2015 Mazda 6 ve 2015 Mazda CX-5 e denilecek çok fazla bir şey yok. Dış heybet ve güzelliklerine bir de iç mekan katılınca hepimizin ortak fikri "Bu araba olmuş" şeklinde idi. Akşam trafiğini çekmemek için geç vakite kadar kaldığımızdan fuarı bir kaç kez turladık dersek yalan olmaz. Özellikle geç saatlerde el ayak çekilince gezmek , hele de Ufuk ile gezmek çok keyifli idi Bindiği her aracı ağır testlere tabi tuttuğunu ve bir kısmının bu testlerden geçemediğini söyleyebiliriz Günün önemli anlarından birisi 1.237.000 TL tavsiye edilen satış fiyatı ile dikkat çeken ve diğer pinti markaların aksine herkese açık olan Maybach'a oturmak, dokunmak idi. İnsan o aracı görünce diğerleri ne diye düşünmüyor değil Aklımdaki en ciddi hayal kırıklığı Citroen Cactus diyebilirim. Hiç fazla yoruma gerek yok. Ne demek istediğimi anlamanız için arka koltuğa oturduğunuzda kapı içindeki vida-somun ikilisini görün derim yeterli olur. Kapıları da 1-2 kere açıp kapatınca gelen sesten zaten anlarsınız hislerimi. Akşama doğru, gün içinde bir kaç kez önünden geçmemize rağmen uğramadığımız ama son anda hadi şuna da bakalım dediğimiz Ssyangyong Tivoli bizi şaşırttı gerçekten. Dış görünüş ve iç mekan olarak düşünülecek bir araç yapmışlar. Bir de isimlerini kolay telafuz edebilsek Premium markaların bir çoğu araçlarına dokundurmuyordu ama dışarıdan gördüğümüz kadarı ile Ferrari - Porsche - Maserati gibi markalar bildiğimiz gibi iken Aston Martin defalarca dönüp bakmamıza sebep oldu. Hele o Lagonda apayrı bir araçtı. Ufuk'un da dediği gibi şöför koltuğu ile aracın burnu arasına bir Polo sığar gibi geldi bize Çala kalem şimdilik bu kadar yazabildim. Resimler ve yorumlar geldikçe yine eklemeler yaparız. Son olarak davet ve ikramları ile güzel bir gün geçirmemizde katkısı bulunan Mazda Türkiye'ye de teşekkürlerimizi iletelim. İnşallah bu fuar onlar için de güzel bir sürecin başlangıcı olur.

Kafa yor bakalım iyice Mustafa

Tasarım olarak makyajlı Mazda 6 nın yanından bile geçemez ama kalitesini konforunu performansını bilemem. Ayrıca adamlar 1.4 bile getiriyor mazda bu kafayla bu ülkede araba satamaz sadece tek motor tek model olurmu ya

bu araçların 10binkm veya 6 ayda bakıma çağırılması hakkında bende düşüncelerimi paylaşayım sizinle arkadaşlar aynı anda bir mazda 6 ve fransız renault sahibi olarak söylüyorum. mazda'm 6ay /10000 km renault'um 12ay /20000 km de bakıma çağırıyor. şimdi araçlarda zorunlu bakıma çağırma aslında finansal olarak değil, bir mantık çerçevesinde düşünülüyor. mazdanın yurtdışı kitapçıklarına bakın, örneğin amerika, zor kondisyonlarda 5bin mil, kolay kondisyonlarda 7500 veya 10bin mil(15bin km) farklı standartları var. araç tozlu ortamda, soğuk -sıcak iklimlerde- şehir içinde- kısa mesafelerde - performanslı sürüşlerde kullanılıyorsa, zor şartlar diye kabul edebiliriz. sabit hızla otoban yolculuklarına da aşırı kolay şart diyebilirsiniz. ülkemizde büyük şehirler , trafikten dolayı zor, küçük şehirler de sürekli kısa mesafe yapmaktan dolayı. kızdığınız mazda, doğru olanı yapıyor efendim. ben hem istanbul içi hemde performanslı kullanan birisi olarak, 7500km de bir bakıyorum aracıma. zaten her firma size de biraz sorumluluk veriyor. 10bin km yi beklemeyin, ayda 1 kez yağ çubuğunu su seviyesini ve sıvıları kontrol edin diyorlar. bakım ve kontrol için 1 yıl ne kadar uzun bir zamandır arkadaşlar, kendi canınızı emanet ettiiniz bir aracın daha sık kontrol edilmesi sizi bu kadar üzmesin. benim eski mazda 626'mın kitapçığında 3bin de bir yazıyor. ilk bakımına 2500 de girmiş. şu geldiğimiz noktada 10bin veya 6 ay bile uzun. örneğin siz cruse açıp, istanbul - kars - istanbul ring atsanız 90km/h ile, 100bin km sonra fren balatalarınız hiç eskimediğini görebilirsiniz. motor yağınız belki 40bin km gider. zaten 40.000 km yi 100km/h ortalama ile 400 saatte katedeceğimizi düşünürsek, yaklaşık 15 gün yapar. diğer tarafta bir taksi düşünün istanbulda, ortalama hızı 10km/h ve günde 24 saat trafikte çalışsın. günde 240 km, ayda 7200km yapar, bu arabanın motor yağı 10.000 gidemeyebilir. bu bakım mevzuları aracınız ve sizin iyiliğiniz için, güvenliğiniz için. ben kendi renaultumdan biliyorum 12-13bin kmden sonra motor yağı pekmez gibi oluyor, aşırı sesli çalışmaya başlıyor, saçma tepkiler veriyor, belkide eksiliyor ve ben kontrol etmiyorum. hava filtresi tıkanıyor, burnu tıkalı insan gibi çalışıyor araba, özetle size tüm samimiyetimle söylüyorum ki, bu renault'um 150.000 km yi göremeyecek. ve şuanda 65bin km de, inanılmaz kötü bir hale geldi. not olarak, ilk bakım 20bin deydi ama 13bin de balatalar bitti. tamamen bitti. yolda kalma derecesinde bitti hemde, ben uzun yola çıksam ne olacaktı. var mı böyle bir mantık. disklerim çizildi, resmen rezillik. sıfır arabanın fren balatası 13bin de biter mi? kayışları da kopabilir bu arabanın, boşluk yapabilir, ufak tefek turbo, pompa kontrolü yapılması gerekebilir.. çok uzattım , konuyu çok çarpıttım affedin, uzun lafın kısası, 6 ay /10bin km iyidir. sert sürüyorsanız 7500 de bile gidebilirsiniz. zararı olmaz faydası olur.. aracınızın da ayda 1 kez, lastiklerini yağını suyunu ve sıvılarını kontrol ediniz.

Alan satan hayrını görsün Paşam, kazasız belasız iyi günlere..... Dizel ve 4X4 bana lazım değil, bana bildiğin iki çeker otomatik benzinli lazım o da bitmiş.... Söylemek istediğim şu, benim ihtiyacım olmayan özellikler bana dayatılıp sonra da yüksek fiyatın gerekçesi olarak gösterilemez. Hele deri koltuk ihtiyaç listesinde aklıma bile gelmeyeceği gibi istemediklerim listesinin başındadır...

Nurkan Bey ile beraber

SKYACTIV-G motorunun teknik özelliklerini ve bazı detayları aşağıdaki makalemizde kısmen de olsa incelemiştik. SKYACTIV-G motor kuşkusuz verimi arttıran ve yakıt ekonomisi sunan bir teknolojiye sahip ama bunu sağlarken günümüzün en önemli eğilimlerinden birisi olan düşük hacim ve turbo beslemeli motorlara kapıyı kapatıyor mu yoksa çok mu zorlaştırıyor ? Cevabını verebilecek kadar teknik bilgiye sahip olmayı arzu ederdim ama benim ilgi ve bilgi alanımın dışına çıkıyor. Bu sebeple sadece bir kaç aklıma gelen noktayı yazıp sizlerin de yorumlarına baş vuracağım. Bilindiği gibi SKYACTIV-G motor oldukça yüksek bir sıkıştırma ile verimi arttırmayı başarıyor ama bunu sağlarken de vuruntuya engel olmak için yani yüksek basınçta benzinin kendi kendine alev almasını engellemek için ek teknolojileri sunmaya ihtiyaç duyuyor. Bilindiği üzere günümüz turbo beslemeli motorların çoğu 10:1 sıkıştırma oranında çalışıyor. Bu oran sayesinde sıkıştırılmış olan hava gaz karışımı vuruntuya sebep olmadan ateşlenebiliyor ve yüksek tork ve güç elde etmek mümkün oluyor. Peki SKYACTIV'de sunulan 14:1 oranındaki sıkıştırma bu işe uygun mu ? Teknik ve teknolojik olarak mümkün mü bilmiyorum ama teorik olarak direk ve tam zamanında yapılacak enjeksiyon ile olabilir gibi geliyor bana. Direk enjeksiyonlu motorlarda emme sırasında sadece hava emildiği ve sadece hava sıkıştırıldığı için vuruntu ihtimali minimize ediliyor. Benzin ateşlemeden çok kısa bir süre önce yanma odasına verildiği için vuruntu olasılığı azalıyor. Tek sorun bu dar zamanda araca yeterli miktarda benzin yeterli basınçla verilebilir mi ? Bu çalışma şeklinin başka yan etkileri olur mu ? Yorumlarınızı bekliyorum.

Bir Mazda 3 kullanıcısı olarak bu durumdan rahatsız değilim. Mazda 6 kullananlar düşünsün

Makyajlı Mazda 6 nın yanında, Suberb, sündürülmüş, içi geniş beledeye otobüsü hissinden başka bir his vermiyor bana. Vergi politikaları yüzünden Türkiye de en çok yazık olan, en çok hakkı yenen otomobil Mazda 6.

Bu tasarımın kötü olduğu gerçeğini değiştirmez Not: Mimar olduğumdan kaynaklı araç alırken 1. bakacağım şey tasarım. Diğer herşey 2. plandadır. Muhalefet etme niyetinde değilim

Şahsen aracı incelemedim ama hacimsel olarak C segment gibi deniliyor. Bu fiyatlar tabiki yüksek diyecek laf yok, ama kıyaslama yapınca Mazda kalitesi için 'genel araç fiyatlarına' göre makul görünüyor. Piyasada tam karşılığı olmasa da CX-3 e yakın araç fiyatları şöyle; KUGA 1.5L Benzin EcoBoost A/T AWD 92.310 VERSO Dizel 1.6 Manuel D-4D Premium Navi 95,050 JUKE 1.6L Dizel 4X2 manuel 78.100 Tiguan 1.4 TSI 160PS BlueMotion DSG 93.483

Kısmet be Engin Haftaya Cumartesi gelirsek sana da uygun olursa görüşmek isterim.

Sen bunu istiyorsun ama malesef Lantisin devir kesicisi bir çok araç gibi lineer. Kesik kesik değil.

Adam zaten bu konuyu sormak için üye olmuş. Daha sonra google üzerinden gelecekler için bilgi babında ben kendi mazda 626 gf aracımda kesici sesi çıktığını hatırlamıyorum. Sadece 6750 devir civarı gaz kesiyor araç o kadar. Bahsedilen sesi daha önce doblo 1.9 jtd araçta hafiften tak tak sesi şeklinde duymuştum.

Skoda nın resmi sitesindeki dizel motorlu araçların fiatları şöyle ;

Servislere de hayranım, motor üzerindeki kozmetik plastiğe birşey sıkınca motor koruma, bezle silince de motor temizleme oluyor Motorun içindeki yağ yeterince temizliyor merak etmeyin.

Eski 160 lıklarda twin turbo vardı, 140 lıklarda yoktu. Yeni 150 bg likler 140 lığın geliştirilmiş olanı olduğundan twin turbo değildir gibi

İçi de hangar gibi maşallah. Bu 150 PS olan 1.4 litrede twin turbo mu kullanılıyor?

D sınıfında sevdiğim araçlardan biri. Çok da prim yaptı ve fiyatını kısa sürede artırdı. Çok güzel satış politikasıyla piyasada kendini tutturdu. Tebrikler Skoda ve Doğuş

Full Hd kalitede çekim yapma durumu çok gerçekçi olmayabilir. Araç kameralarının çoğu Çin işi. Bende satın almıştım Full Hd diye. Ama maalesef öyle çıkmadı. Sonradan öğrendim ki piyasada bu şekilde satılanların bir çoğu bu şekildeymiş. Paylaştığınız ürüne gelince bence çok büyük, ön camda gözü yoracağını düşünüyorum. Daha ufak ve slim ürünlerin tercih edilmesi daha mantıklı. Paylaşım için teşekkürler.

kesik kesik kesici sesi her marka , her motor da olan birşey değil.. kimi motorlar kesik kesik yaparken, kimisi , sabit kalır, bazılarıda dalgalı şekilde inip çıkar.. kesik kesik sesi alamıyorsun ama, biraz daha denersen, yakında kapağı ve contayı eline alacaksın

Yeni uçak alımı yaptık Da 40 dizel mercedes motor kullaniyor uçak. Çok ekonomik yakıt değerlerine sahip lakin kullaniminda dikkat edilmesi gereken ilave şeyler var misal çalıştırma esnasında ve durdurma esnasında düşük devir çalışır bekleme ve motor sıcaklığının ideal değerlere ulaşması gibi. O yüzden etkin ve ekonomik motor olmasına rağmen sağlamlığı kullanıcı etkenlerine bırakmış biraz. Verilen bekleme değerlerinde kullanmak çok önemli uçak bile olsa maalesef dizel ve turbo özen isteyen motor..

Başarılı dijital fotoğraf makinelerine imza atmış olan ve aynasız lensi değiştirilebilir Micro Four Thirds (MFT) sınıfının yaratıcılarından Japon firması Panasonic bu sınıfa üye olan yeni modeli Lumix DMC-G7’yi ilan etti. Cihazın en ilgi çekici yanı ise 4K kalitesinde video desteğini bünyesine dahil etmiş olması. Bu sayede 30 fps akıcılığında 3840 x 2160 piksel, 60 fps akıcılığında Full HD video çekebilirsiniz. Ayrıca istenen video kareleri alınıp 8 MP fotoğraf olarak saklanabiliyor. 16 MP alıcısı olan ve kontrast esaslı otomatik odaklama yapan model, düşük ışıklı ortama uyan odaklama beceresiyle asistan lamba bile olmadan son derece karanlık ortamlarda çekim yapabiliyor. Örneğin çoğu fotoğraf makinesinin odaklama yapamadığı gökteki yıldızları çekerken manuel odaklama gerektirmiyor. Yüksek çözünürlüklü OLED vizörü ve tamamen açılanabilen dokunmatik LCD ekranı olan G7’nin aktarım sırasında Wi-Fi kablosuz ağ desteği var. Android ve iOS uygulamalarıyla kontrol edilebilen cihazın standart lensle başlangıç fiyatı 800 dolar olacak. Kaynak

Bak ya, nasıl da alınganlık yapıyorsun Ben kenarda oturmana içimiz el vermez demek istedim. Senden kıymetli mi ikramlar ?

Bu arada bugün başımdan geçen bir olayı anlatmak istiyorum. LPG ayarlarım kısıktı, aracın ecusu stft yi +%7 civarlarında, ltft si ise +%14 civarlarında idi, belli ki fakir karışım oluyor. Karabük'teki Prins ve BRC yetkili servisine gittim. Adam 10da geldi (heryer 9 da açılmışken), bekledim mecbur. Ayarlara bi bakar mısın diye rica ettim, arıza ışığı yaktı mı hiç? prinslerde sıkıntı olmaz abi, olsa arıza ışığı yakardı, diğer kitlere benzemez, ayar gerektirmez dedi. Doğrudur da ya takan yer hatalı ayar yaptıysa dedim, bakmaya ikna ettim. Bu sırada stft ve ltft değerlerinin fazlalığından, ayrıca da lpg sisteminden zırıltı, cıylama gibi bir ses geldiğini söyledim. Regülatör öyle ses yapmaz dedi, sesi duymak bile istemedi. Ardından değerlere baktı, güzel değerler bir şeyi yok dedi, bir ayarı %140 ayarlanmış, çok fazla dedi %125'e düşürdü. Bi git gel dolan çekiş artması lazım şimdi dedi. İyi dedim, siz yol testi yapmıyor musunuz deyince yapmıyoruz dedi. Gittim geldim, bir yandan da Torque ile kontrol ediyorum STFT LTFT'yi geçti, %15 den aşağı inmiyor. Döndüm geri ustam dedim, ben fakir karışım diye geldim sen daha da kıstın daha da fakir yaptın, zaten bunların subapları hassas, geri ayarına döndür sen, hatta birazcık da fazla ver %145 olsun dedim. Usta!!!nın dediği, abi sen bu işten anlıyorsun, ayarlara dokunmayım sen daha iyi bilirsin. Diyeceğim o ki, LPG taktıracak olanlar, sadece montajcılardan uzak durun. Bu tür montajcılar her yerde, her markada var. BRC'de de Prins'de de Atiker'de de. Ben zaten emindim ama bu olaydan sonra markaların söylenildiği kadar kötü olmadığını düşünüyorum. Bir de OBD konusu var. Ustaların söylediği obd sadece arıza ışığı yakmaz. Hayır canım bu boşuna mı eklenilmiş o zaman? Yaris'imde uzun yol testlerimde stft değerlerini +-%10'luk, ltft değerlerini de +-%2 lik değerler içinde tutuyordu bu hiç bir işe yaramayan OBD! Aracın ecusundan anlık veri alıp gönderilecek lpg miktarını ayarlamaya çalışıyordu. Tabi obd nin de bir sınırı var, elinin ayarı olmayan ustanın elinde o obd hataları telafi edemeyebilir de. Öte yandan Prins için de uzun yolda anlık benzinle çalıştırır ve buradaki stft değerlerini kopyalayarak lpg ecusunu günceller demişti. Tamam Prins kaliteli de hangi sistemin yakıt karışım değerlerini tutturabilmesi daha stabil? O nedenle ustalarınızı iyi araştırın sevgili forumdaşlar. İlgilenen, bilgili bir ustayla sanayici tipteki bir usta arasındaki fark o kadar basit bir şekilde belli oluyor ki....

Bu fiyatlar yüksek, Mazda'yı biliyorum.... Saydığın markaların hiçbiri benim ilgimi çekmiyor... Sizlere uygun gelmesinin sebebi fiyatının olması gerektiği gibi Mazda 2 ile Mazda 3 arasında değil, Mazda 3'ün üstünde olacağının aylar öncesinden söylenmesidir. Aracın platformuna ve sınıfına bakınca ki BC diyebiliriz, fiyatlar yüksek. Anlaşılan o ki Mazda Türkiye'nin para kazanmak gibi bir hedefi yok, adres belli olsun istiyorlar o kadar....

Aramızda kalsın çok çirkin bir araba ama tabi şirket arabası olarak epey satar. Birde tabi ww grubu kendi reklamını en iyi yapan firma.. kağnı getirse yine satarlar.

Paylaşım için teşekkürler, emeğinize sağlık. Türkiye'ye gelse iyi iş yapar bence. Toplum olarak sedan otomobil hastasıyız. Güzel kiralık şirket aracı olur sedan Polo.

HAyatımda gördüğüm en dangoloz test olmuş. bence testten öte rezillik olmuş. sürekli 4 çeker demiş. abi test etmekten ziyade beleşe gezi var gidem gitmişken işe yarayam demiş ama olmamış otur sıfır.

Aşk

etrafınızdaki herkesten olumsuz eleştiriler alacaksınız muhtemelen. o paraya yazık deil mi, ben olsam bıdı bıdı bıdı.... gibi spekülasyonlar olacak çok zarar ettin, 2. eli yok. piyasası yok gibi yorumlar gelcek ekonomi uzmanı insanlardan.. öte yandan ben sizi tebrik ve takdir ediyorum. harika harika bir araç satın almışsınız. her parkettiğinizde dönüp birdaha bakacaksınız. bir otoparka bıraktığınızda tek mazda 6 siz olacaksınız. yıkatmak ihtiyaç değil zevk olacak. insanların mantık kapasitesi azaldıkça sizi mantıksız bulacak, ama ciddi bir kesim tarafından tarz sahibi olarak görüleceksiniz. Bir malı alırken, her gün zevk almadan sadece satarken karlı olmayı değil, onu zevkle yıllarca kullanmayı düşünerek, hayata karşı duruşu olan bir insan olduğunuzu da ispatlamış olacaksınız. yeni aracınız, size ve ailenize hayırlı, uğurlu olsun.

Burak bey, siz galiba Mazda yöneticileri ile zaman zaman görüşüyorsunuz, patrona iletirseniz eğer özel bir ricam olacak. Sorunsuzluk prensibiyle üretilen SkyActiv motorlardaki 6ay bakım aralığı saçmalığını lütfen değiştirsinler. Fransız motorlar bile 1yıl/15.000 aralığında bakıma alıyor. Bizim araçlar da aciliyetle 1yıl/10.000 km olarak güncellenmeli diye düşünüyorum. Her açıdan darbe yiyen biz Mazda müşterileri bari bundan yana mantıklı olanı yapalım

Benim bisiklette vardı önden aldığın rüzgarın soğuğu arkada oturana vuruyordu büyük sorundu

ön koltuk altlarındaki arka yolcu ayak havalandırma kanalları benim 1993 626'm da bile vardı. olmayan araba görmedim. sanırım renault 9 springde bile var. c4 de de ön koltukların altında olması kuvvetle muhtemel...

Bursada "yeşil filtre" var. 20TL altina herseyi bulursunuz. Beşevler sanayi yada küçük sanayi diye geçer. Bilgi.

benim araç manuel ev-iş arası her düzlükte kullanıyorum hız sabitleyiciyi. kullanmadığım zamanlarda gaza bastıkça basasım geldiği için yakıt sarfiyatını inanılmaz etkiliyor, şuan ortalama 7,6lt. yalnız bizim hız sabitleyicilerin şöyle bi sıkıntısı var; hız sabitleyici üstünden akselerasyonda araç silkeleniyor. daha önce konusu geçmişti, servise sorduklarında normal demişler fakat pek hoş değil.